Bir elin başına neler gelebilir bakmadan
“Elavı” diye bir kelime Ordu çevresinde el yordamı anlamında kullanılan bir kelime. El yordamı hangi yörenin kelimesi, Tarama ve Derleme Sözlüklerinden ona bakındım, ilkin bulamadım. Sonra sadece yordam kelimesine bakındım, hayli yörede bu kelime kullanılıyormuş.
“El beli” çelik çomak oyununda atılan çeliğin karşıdaki tarafından tutulmasına deniliyor imiş. Zikrettiğimiz kelimelerin “el” ile irtibatı yakalaması kolay olanları problem değil fakat bazılarında “bu kelimenin de el ile alakası ne ki acaba diye de düşünmeden edemiyoruz.
İki kişi arasında söz getirip götüren kişilere “elberek” deniliyor imiş. Bu kelimeyi bir de “elbiri” şeklinde söyleyenler de varmış. Kelime, Çorum yöresinde bir kadınla bir erkeğin arasında söz götürüp getiren için kullanılır iken Bilecik çevresinde “elberek” şeklinde kullanılıyor imiş. “Elbir” dediğimizde ise iki kişinin arasını bulan, mutavassıt anlamında kullanılıyor imiş. Elleri birleştiriyor, birbirine yabancı olanları birleştiren kişi şeklinde düşünebilir kelime.
“Elbeşik” diye bir kelimemiz varmış. Saatçilerin kullandıkları ufak kıskaca “elbeşik” deniliyor imiş. Amasya çevresinde kullanılan bir kelime. “Elbeşte”, Seyhan yöresinden bir kelime. Tabakların kullandıkları tekneye deniyormuş. Tabak dediği burada tabbak, debbağ. Tabakhane kelimesinde kullandığımız tabak bu, yemek tabağı değil. Derici buradaki anlamı. Antep yöresinde kulplu, büyük kazan anlamına da geliyor imiş “elbeşte” kelimesi. “Elbeşte dağarı” diye bir tekne var imiş. “Dağar” kelimesinin kullanılması ilginç. Isparta yöresinde debbağların, tabakların deri ıslattıkları içerisine palamut koydukları tekneye “elbeşte dağarı” deniyor imiş. Konya’da kuyu çengeline “elbeştir” deniyor imiş, yine bu da “elbeşte” ile benzer bir kullanım.
“Elbeyi” diye bir kelimemiz var Yozgat çevresinde; bunu İlbeyi şeklinde de görebiliriz. Nahiye müdürü, vali, mıntıka kumandanı anlamında kullanılan bir kelime.
Çanakkale yöresinde “elbin” diye bir kelimemiz varmış. Zemheri çok katı, sert soğuklar için kullanılan bir kelime imiş “elbin” kelimesi. “Elbin” kelimesindeki “n”yi kaldırıp “z” getirdiğimizde “elbis” kelimesi ile karşılaşıyoruz. Bu da sümüklü böcek, örümcek ve örümcek ağı için kullanıldığı gibi bitek olmayan toprak için de kullanılıyor imiş. Bayburt, Gümüşhane çevresinde sümüklü böcek için kullanılırken Konya, Elbistan, Maraş çevresinde örümcek ve örümcek ağı için kullanılıyor. Adana çevresinde de bitek olmayan toprak için kullanılmış.
“Elce” diye bir ilginç kelimemiz var, yağ tavası için elce kelimesi kullanılıyor imiş. “Elceği getir de yağ eritelim” diye de bir örnek cümle verilmiş sözlüğümüzde. Burada tavanın ele gelir bir nesne olmasından dolayı bu anlamda kullanıldığını görebiliriz.
Eldiven için “elçek” diye bir kelime kullanılıyor imiş. Ankara, Elbaşı, Kayseri ve Konya ve birçok yerde elcek kelimesi eldiven için kullanılırken Anadolu’da başka ismi var eldivenin: Ellik, elcik, elcimek, elçek, el çorabı, ellik çorabı, eldivan, elduğan, enlik, ennik
Çıkrığı çeviren kol içinde elcek kelimesi kullanılıyor imiş. Elci kelimesi Tokat yöresinde alışkın anlamında kullanılırken Seyhan çevresinde amele başı anlamında kullanılan bir kelime. Ayrıca elci kelimesinin Eskişehir yöresinde davar sürülerinin önünde giden koyun veya keçi için de kullanıldığını görüyoruz.
Elcik ise ekin biçerken parmak uçlarına takılan mahfaza, ellik olarak da kullanılıyor bu kelime elcek şeklinde de kullanılıyor. İnsana alışkın evcil hayvan için, elden yem yiyen hayvan için elcik kelimesi kullanıldığını görüyoruz.
Türkçede elden türettiğimiz daha bir hayli kelime var. Şimdiye kadar el kelimesinin sonuna gelen kelimelere bakmaya çalıştık. Daha hepsini de bitiremedik. Bir de biliyorsunuz, kelimenin sadece sonuna değil, başına da sesler geldiğini savunuyoruz köşemizde. Onlara da gelemedik daha. Başka dillerde de şüphesiz elden türeyen çok kelime vardır. Onlara da bakmaya ömrümüz vefa eder mi bilmiyorum ama elimiz tutuyor iken bu kelimelerimiz arasında hayretle gezinmeye devam edeceğim inşallah.