Benizin benzemesi meselesi
Cenzemek neyin nesidir? Ben ile benzemenin bir alakası var mıdır? Türkçede “z” sesinin ikililik ifade ettiğini, fakat birbirine benzeyen bir ikililik ifade ettiğini önceden ifade etmiştik. Beniz kelimesinde de “ben” ve “z” sesinin bulunmasını “yüz” kelimesindeki “z” sesi ile düşünürsek kavrayabiliriz. Yüzün iki yanının da benzerliğini düşünecek olursak betiniz benziniz atmaz inşallah.
***
Benek kelimesindeki leke anlamı da üzerinde durulması gereken bir bilgi. Bir mevcudiyet, bir varlık ifadesi olarak algılanabilir benekteki en kökü. Kelime sonundaki “ek” eki ise benlerin eki olduğunu ifade edebiliriz.
Geçen hafta değindiğimiz değinge ile ekin farkının somut bi ses üzerinden anlatımı için Hüseyin Rahmi Göktaş ile görüştüm. Bu konu için
“Pat/kap-a örneği iyi bi örnek.. Çok güzel bir örnek
Sesliden önce geldiği için mesela b- degingesi başlamak başlangıç gibi açan açılan bir anlam oluşturuyor. Ama köke gelirse ab gibi sesi, sesliyi kestiği için kapatan bi anlam veriyor. Kelimenin başka yerlerinde ses bu kadar özel bir anlam göstermiyor. Pat ve kap-a sesleriyle aynı sesler zaten ab ve ba. K’nin başta kökten hemen sonra ve en sonda olması ile. S’nin ve z’nin başta kökten hemen sonra ve en sonda olmasını mesela bi yokladığımızda... K’nin en doğru okunuşu “ek” olmalı. Çünkü bütün anlamı ek’te toplanıyor. Başa geldiğinde bir ekin, ek olan bir şeyin başa gelmesi gibi bir anlam oluşturuyor. Kelimeye bir kesinlik keskinlik ve görünürlük katıyor.” dedi.
Abarmak abartmak kelimesi bir durumu ifade ederken “k-abarmak”, “k-abartmak” onu gözle görünür bir yere getiriyor.
Kökte anlamıyla özelleşmis oluyor. Ama k’yi ek anlamıyla düşünmek gerek. Başka türlü okunuyorsa anlamını okunduğu sese göre biraz değiştirmek yeterli. Kökten hemen sonra geldiğinde ek anlamını köke yakın olduğu için etkili olarak veriyor. Köke eklenen bir ek olarak kendini gösteriyor. Birikim kelimesindeki gibi. Gerekmek kelimesindeki gibi “gerekmek”te gereken şey ordaki ek yani. En sona geldiğinde kelimeyi keskin bir sesle bitiriyor. Genellikle en sona geldiyse eki tamamlanmış bir kelime olarak bütünleniyor ve kelime nesne ismi halini alıyor.
***
“S” eksikten bir ses. Başa geldiğinde henüz eksiltecegi bir şey olmadığı için sesi çıkartan kişinin dışına doğru sızıyor. Aynı k’nin ekleneceği bir şey olmadığında onu görünür kılması gibi “s” de deginge olduğunda eksiltip giderecegi bir anlam henüz yok diye kelimeyi birinci kişiden çıkartıp ikinci kişiye iletiyor. Kökten hemen sonra geldiğinde mesela kök ek olsun “ek-si” diyerek eki eksiltiyor. Eksilen kökteki ek yani kökteki anlam. “Ek-si-k” dediğimizde eksilme durumu k’nin gelmesiyle bitiyor ve ekin orada olmadığı anlamına kesin olarak ulaşıyoruz.
***
Devam ettirdigimizde eksik-si dediğimizde eksik dışarı atılmış oluyor. Yani mesela bardaksı diye birşey söyledik. Bu, bardak olmayan fakat en çok da bardağa benzeyen demek oluyor. Eksiksi-z yaptığımızda kelime “z” ile çoğul uzaklığa uğruyor. O kadar tam olduğunu anlıyoruz ki mükemmel demek oluyor.
Z’nin değinge olması anlamındaki çoğul uzaklığı henüz bir şey söyleyemediği için zor bir yerden başlatıyor. Hem çoğul hem uzak olan sesi/anlamı nasıl başa getirirsin. Kökte uzaklık ve çokluk (ki çoğul vurgusu da uzaklığından geliyor) kökten sonra gelen z ile ilgili örnek kelime gelmesi kolay değil akla. Sonda ise ya siz biz şeklinde bir çoğulluk katıyor ya da s’nin dışarı çıkartma işini abartıp dışarıya çıkartıyor: Uzaya mesela.