Sert irtifa kaybı
Bir süre önce Paris’te yapılan Erdoğan-Macron basın toplantısında özellikle dikkat çekenler arasında Macron’un şu sözleri vardı:
“Bugün tüm yöneticilerin önünde temel bir mesele bulunuyor. Bu, çağımızda demokrasinin ve hukuk devletinin korunması iddiasıdır. Demokrasi terörizm karşında güçlü olmalıdır. Zira devlet meşruiyeti vatandaşlarının korumasından alır. Ancak aynı zamanda demokrasi hukuk devletine saygı göstermek zorundadır. Terörizm bizi kendi alanına çekmeye çalışıyor. Bu alan akıl, zeka ve özgürlüğe duyulan nefretten oluşuyor...”
İlkesel doğruluğu, Erdoğan’a hitaben söylenmiş olması bir yana, ilginç olan, bu sözlerin, dolaylı da olsa, Avrupa’daki yeni Türkiye imajını tarif ediyor olmasıydı.
Doğrudan tarif etmek gerekirse, bu imaj, Türkiye’nin hukuk devleti ilkelerinden uzaklaşmasından, hak ve özgürlüklere ilişkin evrensel değer sistemini kuşatılmışlık söylemiyle birleştirerek, kültürel ve siyasi varoluşuna bir tehdit olarak ilan etmesinden ileri geliyor.
Yeni anayasanın öngördüğü düzen de dahil olmak üzere, bu uzaklaşma ve bu ilan , siyasi iktidarın, 15 Temmuz’a işaret ederek, muhalefet ve eleştiri karşısında aldığı baskıcı tutumla, özgürlük-güvenlik arasında ikincisinin lehine sistematik olarak bozulan dengeyle gösteriyor. İdeolojik temizliğe tabi tutulan üniversiteler, tutuklu yazarlar, sivil toplum örgütü liderleri, milletvekilleri bu duruma açık örnekler...
Bu tespitlerin sadece Batı kaynaklı olmadığını söylemeye gerek var mı?
Türkiye’nin önemli bir kısmı da böyle düşünüyor, gidişatla, gelecekle ilgili endişeler taşıyor.
Anayasa Mahkemesi’nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ın ilgili verdiği karar etrafındaki tartışmalar bu konuda hem bir örnek hem bu gidişat ve endişelerle ilgili “yeni bir aşama” oluşturuyor.
AYM’nin kapılarını bireysel başvuru hakkına açtığı 2012 yılından bu yana siyaset ve mahkeme arasındaki gerilim kalemlerine bir yenisinin eklendiği aşikar. Mahkeme o tarihten bu yana, siyasi davaları etkileyen, özgürlükler düzenine rötuş yapan önemli kararlar alıyor. Mahkemenin bu kararları siyasi iktidar tarafından, görüşlerine uygun olup olmaması oranında alkışlanıyor (Başbuğ, Balyoz davası, Avcı, Balbay) ya da eleştiriliyor (Dündar, twitter).
Ne var ki tepkiyle karşılansalar ve eleştirilseler de, bu kararlar bugüne kadar uygulandı. Alt mahkeme heyetleri Anayasa Mahkemesi kararlarına katılmalar da, yasal sorumlulukları yerine getirerek bu kararlara uymuşlardı.
Bugün ise ip koptu.
Malum, AYM, Alpay ve Altan’ın mevcut delillere ve süre bakımından tutuklu olmalarının kişisel özgürlük ihlali olduğu sonucuna vardı. Ne var ki, Alpay ve Altan’ı yargılayan heyetler, bu kez, AYM’nin kararlarını yasaya aykırı buldular, görev gaspı olarak ilan ettiler ve gereğini yerine getirmeyi reddettiler. Bu konuda siyasi iktidardan açık destek ve teşvik gördüler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Dündar ve arkadaşlarının tahliyesi üzerine, Şubat 2016’da sarf ettiği, “karara uymuyorum, saygı da duymuyorum. Aslında onlarla ilgili kararı veren mahkeme kararında direnebilirdi. Eğer kararında direnmiş olsaydı, Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar boşa çıkacaktı” sözlerinin bugün yaşanan gelişmelerdeki payı herhalde ihmal edilemez.
Bu gelişmeler Türkiye’nin hukuk devleti ilkeleri bakımından kaybettiği irtifayla ilgili yeni, kritik ve belirleyici bir aşamayı tarif etmektedir.
1. İlk derece mahkemenin bir üst mahkeme tarafından verilen bir bağlayıcı karara uymaması, her şeyden önce hukuk devletiyle ilgili bir kopuş haline ve yargı düzeniyle ilgili kaos durumuna işaret eder.
2. Siyasi iktidarın üst mahkeme karşısında, birinci derece mahkeme kararlarının desteklenmesi ve savunulması bu kaosu ikiye katladığı gibi, yargıya siyasi gereklerin, telkinlerin ve bağlılıkların hakim olduğunu ilan eder ve kabul edilmez bir siyasallaşma dozunu tarif eder.
İtiraz işe yaramaz, AYM’ye uymama kararında ısrar edilirse , hukuk devleti çıtası bir kaç kademe daha aşağıya inecek, yargı sistemi tüm unsur, ilke ve mekanizmalarıyla ağır bir yara almış olacaktır.
Başa dönecek olursak, Türkiye’nin hukuk devleti ilkelerinden, evrensel değerlerden uzaklaşması ve bu konudaki imajı sübjektif bir algı değil, fiili bir gerçektir.
Hatırlamadan geçmemeliyiz.
18 Mart 2014’te, hükümetin niyet beyanı ve ardından gelen mahkeme kararıyla Twitter’a erişim yasağı getirilmişti. Dünyada bu sisteme erişimi engelleyen bir kaç ülkeden biri olmuştuk. 15 gün sonra, bireysel başvuru hakkını kullanan bir kaç vatandaşın girişimiyle ve Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla yasak kalktı.
Twitter yasağı hükümete göre Gülenci saldırılarına karşı alınan bir önlemdi. Ancak önlem olmayı aşmış, tüm internet kullanıcılarının özgürlüğü kısıtlanmıştı. İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmeyi durdurma kararına “idare” uymamış, yasak keyfi olarak devam etmişti. Hükümetin ölçü sorunu yaşadığı o günlerde, Anayasa Mahkemesi, aşırılığı törpülüyor, “özgürlük-demokrasi ve siyaset-hukuk” ilişkilerini doğru raya oturtuyordu. Kararıyla hükümeti rahatsız etse de, bir hukuk devletlerinde olması gerektiği gibi, ona bir tür ilke rehberliği yapıyordu.
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı 2010 anayasa değişikliği referandumuyla hayatımıza girdi. Yeni işleviyle 2012’den itibaren Türkiye’nin hem hukuki hem siyasi anlamda soluk almasını sağladı. Gülencilerin yargı üzerine kurduğu ağ bir ölçüde böyle aşıldı. Her biri “oy birliği”yle alınmış tutuklu milletvekilleriyle ilgili karar, İlker Başbuğ kararı hem özgürlüklerin korunması hem hukukun yeniden filizlenmesi bakımından son derece önemliydi. Hükümet mutlu, kamuoyu umutluydu.
O günden bu güne anayasa mahkemesinin by-pass edecek, siyasetin yargı üzerinde tam hükümranlığını kuracak noktaya geldik.
Nereden nereye gidiyoruz ve hala gidiyoruz?















"sizi sömürgeleştiren yabancıların sizde yarattığı en büyük yıkım, zamanla sizin kendinize onların gözüyle bakmanızı sağlamalarıdır." demiş Frantz Fanon. Bu söze o kadar canlı bir örneksin ki Ali Bayramoğlu. Paris mahfillerinden Türkiye böyle görünüyorsa doğru yoldayız irtifa kaybetmiyoruz irtifa kazanıyoruz demektir..
Yanıtla (0) (0)Düşman güçlerle işbirliği yapanlara "hukuk, adalet" istiyorsun,bence adalet suç mahallinde dağıtılmalıydı.Geç gelen adalet, adalet değildir. Fetö'den, pkk' dan şikayet eden, muzdarip olan TÜRK HALKI böyle diyor...
Yanıtla (0) (0)Her seyi siz mi biliyorsunuz
Yanıtla (0) (0)Doğru önce bizim düzelmemiz lazim
Yanıtla (0) (0)Arkadaş sen şu rumuzu bi değiştir.eski islamcı ne demek kafayı mı yemiş bu insanlar.şimdi necisin?
Yanıtla (0) (0)Uyuyalım daha iyi o zaman.
Yanıtla (0) (0)Yazar ben akıllıyım siz salaksınız dememiş. Sadece fikirlerini yazmış belli bir sistematik içinde... Belki size böylesi düşünme biçimi rahatsız edici gelmiştir... Yani duygusal körlük akla düşman olur.
Yanıtla (0) (0)Hep siz köşe yazanlar akıllı.Diğer insanlar içinde de akıllıların olabileceğini düşünmemeniz sizin aklınızın ne kadar uzun olduğunun kanıtıdır.
Yanıtla (0) (0)ABİ BU ABD SURİYEDEN ÇEKİLİYORMU ÇEKİLMİYORMU.ÇEKİLİYORUM DEYİP HAVAALANI BOMBALIYOR.ESAT MI ESETMİ .BOMBALADIĞI İÇİN SEVİNMELİMİYİZ ÜZÜLMELİMİYİZ.RSUYA İLE DOSTSAK BOMBALAMAYA KARŞIMIYIZ.YOK DOST DEĞİLSEK İSRAİL/ABD İYİMİ YAPTI DİYECEĞİZ.FRANSA NE ALAKA.ESKİ SÖMÜRGESİ DİYEMİ OLAYA DAHİL OLDU.
Yanıtla (0) (0)“Fitne zamanında yürüyen koşandan, duran yürüyenden, oturan ayakta dikilenden, yatan oturandan, uyuyan yatandan daha hayırlıdır.” Ben durup düşünmeyi tercih ediyorum.
Yanıtla (0) (0)Unutmayin Kula bela gelmez hak yamayinca. Hak bela yazmaz kul azmayinca. Tam turkiyeyi tarif eden bir söz..
Yanıtla (0) (0)Hangi devlet demokrasi- güvenlik dengesinde ikinciyi incelemeden birinciyi sağlamış... Sadece bir örnek istiyorum...
Yanıtla (0) (0)15 temmuzda öncesinde ve sonrasında görüldü ki bizim batıdan öğreneceğimiz bir şey yok, tüm ilkeleri kendi dışındakileri sömürmek için bir manivela, zaten yorumlar yazının kendisinden güzel. Mahçupyan gibi sinsice kabul edilmiş eziklik içerikli yazı yazıyorsunuz, ama artık iletişim çağındayız, herkes bilgiye ulaşıyor, kimse 1930 40 ların cahili değil, kimin ne demek niçin demek istediğini anlıyor. Aslında bu yazan için de hem şans hem tehlike. Çünkü her an çıplak kalabilirsiniz. Artık milletin yanında olmadıkça rahat edemezsiniz, siz ve bütün
Yanıtla (0) (0)ya bu ne kendini kaf dağında görmeler. hayır hayır söylediğiniz basitliğinizden. birinin egosu. ahlaki değil. insani değil. islami değil. ilmi hiç değil. siz millet değilsiniz sayın bayramoğlu. siz millet üstüsünüz! söyleyin söyleyin lakin biliniz ki kendin çaldın kendin oynadın. ve yine anlamadın.
Yanıtla (0) (0)zararı yok bazen uçaklar da fırtına bulutuna raslarsa ya irtifa kaybeder yada daha yüksek irtifaya çıkar, 15 temmuz fırtınası nedeniyle kaybedilen irtifa kısa sürede inşallah tekrar kazanılır, bunlar tedavi olabilecek olan şeyler, ancak tedavisi mümkün oamıyacak olan işler var, mesela suriye kürdistanı kurulması, daha sonrasında güneydoğuyu koparmaya çalışılması gibi riskler..
Yanıtla (0) (0)Sayin Bayramoglu ; eger fransanin , Türkiye`nin karsilastigi olaylarin 1000 birine verdigi tepkinin , Türkiye`nin tepkilerinin, önlemlerinin fransadan 1000 kat daha demokrat oldugunu görürdünüz. Unutmayin onlarin yargisi , hükümeti, toplumu , hatta suclusu bile önce ülkesi icindir, siz hic Erdogani ne kadar hakli olursa olsun övebilecek bir fransiz , alman gazeteci yazar bulabilirmisiniz ? Bazilari bati hayranligini , mandaciligi ve ezikligi demokrasi mezesi ile tüketmeye alismis bu artik onlarda aliskanlik yapmis, terapiye ihtiyaclari var , Allah yardimciniz olsun !
Yanıtla (0) (0)Entellektüel yazar yazıyor yazı olsun diye! Sorsan tarafsız ve yansız yazılmış bir yazı!? Büyük bir kompleks seziliyor oysa yazıda. Sinsice yazıyor objektifmiş gibi. Anlayan anlıyor "mandacı" lisanı kullandığını...
Yanıtla (0) (0)YouTube dan 90 lı yıllardaki parti liderlerinin tartışmalarını,Levent Kırca nın skeçlerini,A.Hakan ın iskele sancak,Ali Kıraç nın siyaset meydanı vb. Programlarını izleyip bugünle kıyaslarsanız farkı anlayabilirsiniz.Tabii anlamak gibi bir derdiniz varsa...
Yanıtla (0) (0)Ali Bey, siz hak-hukuk nedir bilir misiniz? Bu ülkede ömür boyu zulüm nafakalarla erkekler hergün perişanken nerdesiniz? Ömür boyu Nafaka Terörü ile ilgili tek bir yazınızı görmedik. Siz halkın sorunlarını yazmak yerine gereksiz yazılar yazıyorsunuz. Tamam bunlar da gerekli olabilir, ama halk sizin umurunuzdaysa bunların milyon katı öneme haiz konuda yazmanız gerekirdi. Nafaka konusunda, yazmanız gerekirdi. Ailelerin parçalanması sizin için anlaşılan önemli değil.
Yanıtla (0) (0)Tabiki bu ülkede çok ileri demokrasi vardı ve Erdoğan geldi demokrasiyi yerle bir etti! öyle mi? Sayın Bayramoğlu Türkiyede 15 termmuzda yaşanan işgal girişimi herhangi bir batı ülkesinde olsaydı acaba o devletlerin refleksleri nasıl işlerdi biraz düşünün
Yanıtla (0) (0)sen niye burdasın o halde?
Yanıtla (0) (0)bütün gereksizler bu gazeteye toplanmış.
Yanıtla (0) (0)Ali Bey hoşgeldin.
Yanıtla (0) (0)Sizi okumayi ozlemistik. gerci al monitorde takip ediyorduk. Hos geldiniz. Ancak bu yazdiklariniz sadece bizler gibi bir avuc ozgurluk ve demokrasi taraftari insanda sadec bor nebze avunma olusturuyor. bu ulke secmeninin ve yasayanlarinin %80 i ya okumuyor yada okudugunu anlayacak anlamlandiracak analitik dusunceden aciz. aksi halde yasnanlara karsi tepki olmasi gerekmezmoydi. yalbizca ciliz sesler var
Yanıtla (0) (0)Çok sevindim artık bir ses daha oldu karar da;)) Ali bey hayırlı olsun
Yanıtla (0) (0)yaşasın KARAR çok yaşasın ! Ali gelmiş, Ali !
Yanıtla (0) (0)Hi, Bayramoglunu en ez 10 yildir tanirim..Kendini toplumun üstünde gören, akil vermeyi seven bir tiptir...Türkiye ile kendini özlestiremeyen, ama illaki Avrupa diyen bir tiptir, Ermenilere soykirim yapildi diyen bir tiptir...Birde Ahmet Tasgetireni alin, kadro tam olsun...Akif Beki, Hakan Albayrak, Mehmet Ocaktan, Yildiray Ogur, Ibrahim Kiras hergün AKP ve Erdogan...Mehmet Aydina hayirli olsun....
Yanıtla (0) (0)Evet bende katılıyorum sayın Ahmet taşgetiren'in artık yazmasını istiyoruz.Basiret sahibi yazarlarımızın çoğalması lazım.
Yanıtla (0) (0)Hayırlı olsun. Bütün 'karasızlar' bir arada darısı diğer 'kararsızlar' ın başına.
Yanıtla (0) (0)Oğuz bey kendi demokrasisi ve kendi insan hakları çerçevesinde yorum yazmış; ne yapacaksın herkes hak ettiği şekilde yönetilir diyeceğim ama Türkiye de sadece Oğuz bey gibi düşünenler ysşamıyor ki... Olgunlsştıkça öğreneceğiz inşallah.
Yanıtla (0) (0)Eger geldigimiz yer Kur'an ve sunnetin istedigi yer ise, Kuran'an ve sunnetin batil olduguna hukmedebiliriz. Eger gelinen nokta Kur'an ve sunnete uygun degilse, kim nerede temel prensipleri asindirdi ve asindirmakta bunun cevabini vermeliyiz.
Yanıtla (0) (0)Herkes sevindirik olmuş Bayramoğlu geldi diye ama malesef çok sık yazmıyor. Haftada bir ne:( evet Gülay Göktürk, Taşgetiren ve Oflaz'ı da görmek isterdik ama bir gece ansızın KHK..anladınız siz onu.
Yanıtla (0) (0)Katılıyorum. Akıl ve vicdan sahibi Ahmet Taşgetirenin de Karar da yazmasını cani gönülden istiyorum.
Yanıtla (0) (0)aga tamam, fransa'dan, abd'den hukuk ve adalet örnekleri vermeyelim. senin gösterdiğin bir islam ülkesinden örnekler verelim. ama nolur 1400 yıl önceye gidip hz. ömer deme. günümüzden örnek ver.
Yanıtla (0) (0)AYM'ye başvurdu mu? Bir haksızlık varsa diğer haksızlığı geçerli hale getirmez.
Yanıtla (0) (0)Batının sömürgeci zihniyetini ve sütten çıkmış ak kaşık olmadığını herkes biliyor. Bu durum, Batılı devletlerde yaşayan insanların özgürlük, hak ve imkanlarının bize göre çok daha iyi olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Batılı insanların sahip oldukları imkan ve olanakları bu ülkenin insanları için istemenin yanlış olan tarafı nedir?
Yanıtla (0) (0)Hoşgeldiniz sayın Bayramoğlu
Yanıtla (0) (0)Ahmet Taşgetiren de gelsin. Bu ülkenin beynini kiraya vermeyecek adamlara ihtiyacı var. En azından bir KHK ile kapatılana kadar okuruz.
Yanıtla (0) (0)bu nasıl bir yorum diyeceğim ama, anlaşılıyor ki; siz ali beyi tanımıyorsunuz!
Yanıtla (0) (0)memnuniyetsizlik hissedenler! okumayabilirdiniz? ali bey bu ülkedeki en değerli beyinlerimizden biridir. yürekten inanıyorum. kimseye biat etmemesi mi rahatsızlık veren?
Yanıtla (0) (0)Bayramoğlu'nu ilk defa okuyorsun sanırım
Yanıtla (0) (0)Geldiğimiz nokta kuran ,ın sünnetin istediği yermidir ?kızını diri diri gömmüş helvadan put yapıp tapan ömeri hz ömer yapmaktı amacımız hatta vahşi yi hz vahşi yapmaktı yapamadık kendimiz siyaset koltuk için mustakbel hz ömeri hain ilan ederek dışardan bakana hani bumu islam dedirttik asıl irtifayı ruhumuzda kaybettik
Yanıtla (0) (0)bu yorumu yazan karar gazetesini ilk defe okuyor galiba. KARAR kadar 28 şubat davasını takip eden başka gazete yok.
Yanıtla (0) (0)Ethem Köylü 28 subatlik 23 yildir hapiste. Sucu yasak olmayan bir gazeteyi dagitirken yakalanmak. Haberiniz varmi? Ethem Köylü adini Sahin yada Mehmet olarak degistirse, radariniza girermi acaba? Alo AYM duyuyormusunuz? Alo Kararcilar duydunuzmu?
Yanıtla (0) (0)Bakalım hukuksuz nereye kadar gidebileceğiz.
Yanıtla (0) (0)yaşasın ya! ali bey yürekten hoş geldiniz!
Yanıtla (0) (0)Dolmabahçe mutabakatı sırasında bir şeyler döndü.
Yanıtla (0) (0)Açıkçası bu batının idealize edilmesi, Fransa'dan, Abd'den hukuk ve adalet örnekleri verilmesi kabak tadı verdi. Onların Ortadoğu'ya, Afrika'ya getirdikleri adaleti, hukuku gördük. Bunu derken bizim yaptığmız her şey doğru demiyorum. Elbette sorunlarımızı çözmeliyiz. Yanlışlar varsa düzeltilmeli. Ha kimse de bana Can Dündar'ın, Mehmet Altan'ın masum olduğunu söylemesin. Bütün darbelerin medya ayağı da vardır. Darbe sadece silahla yapılan bir şey değil. Bu milleti "iç savaşın kanlı cehennemi" ile tehdit edenler, bu "cehennemin ateşi" kendine dokunu
Yanıtla (0) (0)Ayakta alkışlıyorum
Yanıtla (0) (0)Katılıyorum.
Yanıtla (0) (0)Sayın Bayramoğlu, hoşgeldiniz, gunaydin diye sitem etmek içimden geçiyor ama siz etmemişim kabul edin, sizi okumak güzel. Takipteyim.
Yanıtla (0) (0)Demekki 80 Milyonluk ülke, Fransanin kolonisi. Bize akil veriyorlarya. Bu siz gibi "entel" takimini hic rahatsiz etmiyor. Mesala fransadaki OHAL da sizi ilgilendirmiyor. Sizin derdiniz Fransa degilki, varsa yoksa AKP ve Erdogan. Alpay ve Altanin yaptiklari sizin icin önemli degil, nede olsa onlar FETÖ cü liberal yazarlar. Ama 28 subatta hapise atilan ve hala hapiste olanlarda sizleri ilgilendirmez, cünkü onlar sizin tayfadan degil. AYM o zavallilari niye hatirlamaz acaba?
Yanıtla (0) (0)Mevzu batılıcılık doğuculuk değil. İki seçenek var. Ya hamaset içinde boğulup, günden güne çürüyen bir sistemi seçmek yada herkesin istediğini söylenildiği ve bu söyledikleri sebebiyle de düşman ilan edilmediği açık bir toplumda yaşamayı seçmek. Sadece belli düşüncede olanlarının özgür olduğu bir toplum özgür müdür? Siyaset aşağıdan yukarı doğru mu yoksa yukardan aşağı doğru mudur? Sert mizaçlı babanın tüm kuralları koyduğu, iyi ve kötüyü belirlediği tersine davrananı evden kovduğu bir aile ortamı düşünün bu ortam ne kadar dem
Yanıtla (0) (0)Üniversitede 28 Şubatı yaşamış biri olarak, o dönemde bir şiir yüzünden Cumhurbaşkanımıza ceza veren mahkemeler vardı, buna isyan ediyorduk. Biz gelince böyle şeyler olmayacak diye hayal ederdik. Sanki hayal ettiğimiz gibi olmadı. 15 yıl geçmesine rağmen olmadı.
Yanıtla (0) (0)Yükselen hukuk ve adalet talebi sadece bazı insanların yanlış yere ceza çekmesine karşı geliştirilen vicdani bir tepki değil. Aynı zamanda hukuksuz bir yönetimin devam ettirilir olmaması sebebiyledir. Hukuku ayaklar altına alan bu uygulamaların devletin dibini dinamitlemesi nedeniyledir. Yani bu hukuksuz tutuklamaları alkışlayanlar şunu unutmamalı. Hukuk devleti olmazsa ortada meşruiyeti olmayan yapılar var demektir ve o yapıların ne yapacağı ve nerede duracağı belli olmaz.
Yanıtla (0) (0)yeni mi anladin sn Yazar. Akp Anayasa sayesinde hukumet oldu , simdi de Anayasa Mahkemesini tanimiyor, yani Anayasa filan ustunde bir parti haline geldi ki bu aslinda teorik olarak imkansiz, boyle bir ulke de zaten hukuk filan dan bahsetmek sacma oluyor cunku kimin ve neyin hukuku? size de gunaydin yeni mi farkettiniz
Yanıtla (0) (0)Hoş geldiniz sayın yazar . Hayranlık ile okuduğum bir insansınız
Yanıtla (0) (0)Öze dönmek ile iş bitiyor mu . Bunca yanlış hata hukuksuzluk mağduriyet haksızlık vs hesabını kim verecek . Bir özür ve öze dönmek ile bunca olumsuzluklar son mu bulacak. Önce adalet hukuk hesap verebilmek ve temizlenmek lazım . Maalesef anayasa mahkemesi kararına alt mahkeme uymuyor . AKP de destekliyor bu hukuka aykırı durumu. AYM kararı bağlayıcıdır .
Yanıtla (0) (0)Erdogan hep mi boyleydi de asil yuzunu simdi gosterdi ? yoksa guc sarhoslugunun sonucu mu bu ? biz nerde hata ettik ?
Yanıtla (0) (0)Allah sonumuzu hayretsin ama benim bu ülkeden yana hiç umudum yok. Vicdanını kaybetmiş bir toplumdan hiç bi cacık olmaz.
Yanıtla (0) (0)Semayeyi,orduyu,yargıyı,eğitimi,bürokrasiyi bu batıcıların elinden kurtarmak için hukuku çiğneyebiliriz çünkü "ulvi" bir amaca hizmet ediyoruz.2019 seçimleri önemli çünkü "kazanımlarımız" sekteye uğramamalı.Her ne pahasına olursa olsun bu seçimleri almalıyız.Bu batıcılardan kurtulmalıyız.Gazamız mübarek olsun.Az kaldı.
Yanıtla (0) (0)Cervantes ünlü romanı Don Kişot'u, "nerede o eski şövalye günleri" diye popülist siyaset yapan, zamanının milliyetçileri diyebileceğimiz siyasetçilerle alay etmek için yazmıştı.Kafasında kurguladıklarıyla gerçek birbirine uymayınca gerçeği değiştirip kafasındakine uydurmaya çalışan bir adam;Don Kişot.Milli Görüşçüler de "neden iktidar olamıyoruz" sorusuna "Batı destekli bir Atatürkçü/Cumhuriyetçi zümre orduyu, yargıyı, bürokrasiyi ele geçirdi ,sermayesini yarattı ve eğitim sistemiyle "batıcı" kuşaklar yetiştirdi ve böylece iktidarları
Yanıtla (0) (0)Hoşgeldiniz Ali bey.hayırlı olsun...Erdoğan úlkemizdeki yaşananları Paris'teki basın toplantısındaki fransız gazeteciye verdiği cevapla özetlemiş oldu.imzasını attı!
Yanıtla (0) (0)Erdoğan, Sarkozy'nin de Libya'da cihatçılara silah gönderdiğini söylemek yerine polemiğe girerek haklı olduğumuz konunun sulanmasına neden oldu.
Yanıtla (0) (0)Akp özüne dönmeli 2002 yılına ezen olmamalı demokrasi ve özgürlüklerin önünü açmalı Akp eskiye dönüş yapmalı maalesef oy kaygısı milliyetçi ve ırkçılara yaklaştırdı
Yanıtla (0) (0)