Yılın ekran yıldızı TV5

Gazeteci örgütleri ‘kara, karanlık bir yıl’ gibi tanımlasa da...Ben basın özgürlüğü açısından parlak yanıyla başlamak istiyorum.

Son çeyrekte kalktığı transfer ataklarıyla, senenin hem medya yıldızı hem de en sürpriz çıkış yapanı TV5 oldu.

Yıldıray Oğur, İbrahim Kahveci, Ali Bayramoğlu, Ahu Özyurt gibi beklenmedik isimler, Milli Görüş televizyonunun ekran saflarına katılmıştı...

Son hafta, Halk TV’den ayrılan Çağlar Cilara’yı da programcı kadrosuna aldılar.

Siyasi tandansına bakmadan tüm seslere kucak açan, yelpazesini memleketin bütün renklerine yayan tek ekran şu an...

Çok sesliliği bakımından bir zamanların Kanal 7’sini de andırıyor, o boşluğu doldurmaya aday.

Medyanın savaşan taraflara, düşman kamplara bölündüğü bir cepheleşme ortamında büyük cesaret ve vizyon.

O kamptan bu kamptan demiyor, kutuplaştırma tuzağına düşmüyor. Tersine, kutuplaştırma oyununu bozmaya yöneliyor, araya örülen fanatizm duvarlarını bilinçli darbelerle yıkmaya...

Serbest tartışmanın ve hür düşüncenin kalesine dönüşüyor hızla, tebrikler TV5.

‘En iç açıcı’, ‘en umut verici’ kategorilerini zorlamanın alemi yok. Doğrudan, geçen senenin en özlenmeyecek şeyine geçelim mi?

Açık ara favorim, sonuçlarından sadece failin etkilendiği geçişsiz günahlara gösterilen duyarlılığın zerresinin bile geçişli günahlara gösterilmediği bir yıl olmasıdır.

Oruç tutmamak, namaz kılmamak, kendi kesesinden haram yiyip içmek gibi sadece Allah’la kul arasındaki geçişsiz fiillere anında depreşti dindarlık hassasiyeti...

Fakat haksızlık, adaletsizlik, kul hakkı yemek, başkasının hukukuna girmek gibi üçüncü tarafları ilgilendiren, hesap günü korkulması gerektiği bildirilen geçişli fiillere dönüp bakmadı aynı hassasiyet.

Günahtan ve haram yemekten ne anlaşılması gerektiğinin üstünde dahi durulmayan, ahlaklı olmanın yerini ahlakçı olmanın aldığı, ikiyüzlülüğün yükseldiği bir yıldı. Nesini özleyeceksiniz, gidişi olsun da dönüşü olmasın...

***

Yılın en absürt olayına gelince...

Fransa’daki gösterilerden korkup Mısır’da sarı yeleği yasaklayan Sisi sultasının bir rakibi var, Pakistan’ın yeni başbakanı İmran Han.

Fakat rekabetlerinin konusu, yasakçılık değil. Halk dalkavukluğuyla dikkat oyalama gösterileri, yani popülist şovmenlikte yarışırlar.

Sisi, obeziteye savaş açarak, şişmanlamayı yasaklayarak kapattı seneyi. Onca saçmalık arasında, Mısır halkı şimdi şişmanlığın suç olup olmadığı tartışmalarıyla gün dolduruyor.

Bir de, polis kontrollerinde göbeğinizi nasıl içeri çekip saklayabileceğiniz, ‘sadece iki kilo fazlam var, sorun nedir memur bey’ diye direnmenin tutuklanmaktan sizi kurtarmayacağı üzerine parodilerle...

Dışarıdan komik ve eğlenceli görünse de Mısırlıların 2018’i gülerek uğurlamadığını takdir edersiniz.

Pakistan’da ise eski kriket yıldızı İmran Han, hayat şartlarını iyileştirme vaadiyle başbakan seçilmişti.

İlk icraatı, tarih kitaplarında yazmadığı gerekçesiyle Hz. İsa’nın gerçekte yaşayıp yaşamadığı tartışması açmak oldu. Bunu da muhafazakar seçmenine yaranmak için yaptı. Kuran’da adının geçmesi bir Müslümana yetmiyormuş, Hz. İsa’nın peygamberliğine iman amentünün şartlarından değilmiş gibi.

‘Üç günlük imtihan dünyası, ne yapacaksınız burada iyi yaşamayı, boşverin, gelin ben sizin ahiretinizi kurtarayım, öbür dünyadaki hayatınızı iyileştireyim’ popülizmine göz kırpıyor.

Ucuz ve sığ bir kandırmaca ama iş göreceğini biliyor. Kimse çıkıp ‘Ahiretimizi biz hallederiz, onu bırak da dünyamızı kurtar, işine bak sen’ demeyecek...

En absürtlük ünvanının sahipliği çekişmeli, yerini tam bulamadan bitti işte sene.

Gülünç, hatta çok trajikomikti, yine de gelen gideni aratmasın.

YORUMLAR (33)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
33 Yorum