Trafik polisi Robin Hood mu ki!
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya bir tebrik, bir de eleştirim var.
Tebrik şunun için; sıkılaştırılan trafik kontrolleri sayesinde ölümlü kaza sayısı ve can kayıpları ciddi oranlarda düşmüş.
Sadece Kasım 2018’de yapılan denetlemeleri örnek gösteriyor Bakan.
2017'nin Kasım ayına göre, ölümlü kaza oranı yüzde 29, ölüm sayısı yüzde 28 azalmış.
Aralık ayında ise yüzde 40'a kadar çıkmış bu rakam.
Yani önceki aralıkta trafik terörüne kurban verdiğimiz her 10 kişiden 4'ünü geçen ay kaybetmemişiz.
Her yıl kazalarda ortalama 7 bin 400 can verdiğimizi de not edin.
Bakan Soylu, cezalardan yakınanlara şunu soruyor: “Denetimlerle ölüm oranlarını yüzde 30 azalttığımızı düşünelim. Kaç kişi yapar biliyor musunuz? 3 binin üzerinde. Bir karar vereceğiz ya 3 binin üzerinde insanın ölmesine göz yumup denetlemeleri azaltacağız. Veya denetlemelerimizi aynı kararlılıkla devam ettireceğiz. Hangisi...”
Benim cevabım net, elbette sıkı tutmaya devam.
Kontrollerin, bu sonucun yakalanmasındaki payı inkar edilemez.
Cezaların caydırıcılık etkisi adına su götürmez bir başarı. Hayat kurtardığı kanıtlanmış bir yöntemi kim desteklemez. Bakan Soylu’yu ve emniyet teşkilatını kutluyorum.
***
Eleştiri kısmına gelince...
Bakan’ın “Trafik cezalarından gelen paralar fakir fukaraya dağıtılıyor” şeklindeki sözlerine hiç hak vermiyorum.
Beyanın doğruluğu değil katılmadığım husus. Doğrudur, fakir fukaraya dağıtılıyordur.
Belli ki hükümet ne zaman paraya sıkışsa denetimlerin birden sıkılaştığı, bütçe açıklarının trafik cezalarıyla kapatılmak istendiği gibi rivayetler onun da kulağına gitmiş.
Trafik polislerinin, öngörülen miktarda para toplamak üzere talimatlandırıldığına dair söylentiler bunlar.
Zorlama cezalar keserek sürücülerin canını kasten yaktıkları şayiaları...
Ellerine koçan tutuşturulup önceden belirlenen kotayı doldurmak üzere trafiğe salınıyorlarmış. Şartlandırıldıkları için de olur olmaz bahanelerle ceza yağdırıyorlarmış.
İçişleri Bakanı’nı rahatsız etmez mi, eder tabii böyle bir algının yerleşmesi.
“Bir takım tezviratlar yapılıyor. Ama trafik cezalarından gelen paralar Maliye'ye gitmiyor. Bu paralar Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bütçesine gidiyor. Oradan da fakir fukaraya dağılıyor” demesi anlaşılabilir.
Fakat kesilen cezaların hakkaniyetiyle ilgili şikayetleri ve soru işaretlerini gidermeye yetmez.
Zorlama ceza yediği, haksızlığa uğradığı duygusu yaşayan vatandaşı neden tatmin etsin?
Devletin işi, zenginden alıp fakire vermek, Robin Hoodluk oynamak değil ki ikna edici gelsin.
Kanun zoruyla hayır parası toplayıp dağıtmak emniyetin görevleri arasında yer alsa hadi neyse...
Fakat zekattan, sadakadan bahsetmiyoruz. Her sürücünün zoruna gidecek bir şeyden, ceza yemekten söz ediyoruz.
Fakir fukaraya dağıtıldığını duymak, vatandaşın o cezayı hak etmediği duygusunu yenmesine yardımcı olur mu? Rahatlamasını sağlar mı? İyi öyleyse, yanlış anlamışım dedirtir mi? Hiç sanmıyorum.