Teröre bulaşmışsa sandığa nasıl girebiliyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "hesabını sorduk, soruyoruz" dediği eylemler şunlar: "Milletin kepçesini, aracını, bütçesini teröristlere tahsis etmek..."
Bu cürümleri işleyenlerin yakasına tabii ki yapışılacak, katılmamak ne mümkün. Hukuk yoluyla hesabının sorulmasına kim, nasıl itiraz edebilir!
Fakat kanunsuzluğu baştan tespit edilenler için, bu hesap sandığın sonucuna niye bırakılsın?
AK Parti kampında, terörle mücadele kararlılığını şöyle ortaya koydu Erdoğan:
"Şimdi seçimler geliyor. Bu seçimlerde de bu tür teröre bulaşmış olanlar, olur ya, sandıktan çıkacak olurlarsa öyle bekleyelim yok, anında gereğini yapıp kayyum tayinleri ile yolumuza devam edeceğiz. Beklemek yok..."
İçişleri Bakanlığı son 2 yılda, DBP'den seçilmiş 102 belediye başkanından 94'ünü idari tasarrufla görevden aldı, yerlerine kayyum atadı. Bunlardan 93'ü de tutuklandı.
Erdoğan, benzer şekilde Demokratik Bölgeler Partisi'nden gösterilecek HDP adaylarını kastediyor olmalı.
Beklenmeden harekete geçilecekse...Devletin kayıtlarında, bu muhtemel aday adaylarının teröre bulaştıkları çoktan sabit demektir. Elde yeterli delil mevcuttur yani.
Suç fiili varsa, hele şüphe götürmez biçimde suçüstü ile kesinleşmişse, bu hesaplaşma siyasetin değil yargının konusudur artık.
Gereği, sandığı dahi beklemeden derhal, bugünden yapılmalı değil mi?
Kanunsuzların sandıkta yarışa girip kazanmasını beklemek de niye?
Terör gibi müsamaha kaldırmaz bir suçun failleri, seçilme yeterliliğine sahip mi ki YSK onayından geçebilsin? Ve pusulaya adları basılıp seçmenin tercihine meşru bir seçenek gibi sunulabilsin?
Kazanmaları yasaksa, seçime girmeleri de yasak olmalı...
Kazanmaya hakkı olmayana adaylık hakkı da tanınmamalı...
Ki seçmen, isterse seçebileceğini zannedip yanlış, sakıncalı tercihte bulunamasın.
Seçilmesi istenmeyenleri, yarın görevden alınacaklarını bilmeden sandık günü serbestçe seçerse, vatandaşın oyu çöpe gitmeyecek mi? Özgür iradesini yanlış yönde kullanmasına izin verilmiş olmayacak mı?
Sandıktan çıkması yasak olanın sandığa girmesine göz yumulur da yüzbinlerce oyun yanmasına seyirci kalınırsa...Milli iradenin tam tecellisi ve temsili, nasıl sağlanacak?
***
Kazanmaması gerekenlerin, kazanırsa adaylığı geçersiz sayılıp yerine aynı gün kayyum atanacakların aldığı oylar, otomatikman düşecek, yok hükmünde sayılacak.
Göz göre göre seçime girmeleri halinde, onları seçtiği için seçmen cezalandırılmış olmayacak mı?
Seçimle gelenin seçimle gitmesi prensibi, yok yere bir yara daha almayacak mı? Sandık hiç yoktan sakatlanmayacak mı?
Ne gerek var; seçilmesine yasal engel olanın seçilme yeterliliği yoktur zaten. Adaylık vizesi verilmez, seçmen de önüne meşru seçenek olarak kondu diye geçersiz oy kullanmaz. Sandıktan çıkan irade de atanmış kayyuma yedirilmemiş olur.
Henüz işlenmemiş olası suçları önlemek adına görevden almaya gidilemeyeceğine göre...Muhtemel sakıncalı adayların cezasını seçmene çektirmenin, demokrasiye inançlarını sarsmanın izahı yok.
Görev YSK'nındır, somut suç sabıkasına somut tedbiri baştan alıp sandıkta kaosu önlemeli. Seçimlerin göstermelik olduğu şeklindeki haksız ve afaki karalamalara geçit vermemek elimizde.