Kabahat Yıldız Tilbe’de değil yahu
Haksızlık ediyorlar şarkıcıya, sanki ilk kez söyleniyor.
2003’lerde, MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç’tan da duymadık aynı fikirleri?
“Ne var yani, alır boyayı basarım parayı” demedi mi?
Kafasından uyduruyormuş gibi alay ediyorlar bir de.
Hepi topu dolara terslenmiş, Twitter’da yana yakıla söylenmiş arkadaş.
“Doların içine tüküreyim, canım TL” diye iç çekmiş.
Sonra da öfke ve içlenmeyle karışık bir efkarın etkisi altında, doğaçlama bir ekonomi vizyonu koymuş ortaya.
“O kadar borcu nasıl ödeyeceğiz. Kıyamete kadar biter mi. Parayı icat edeni Allah mezarında rahat yatırmasın. Koca koca ülkeleri kendine borçlandırıp batırmaya çalışan ülkeler yıkılsın inşallah” demiş.
Hınzır hınzır neler döşeniyorlar...
‘Aklın yeni mi geldi başına; zorla mı verdiler o borcu, şimdi çamura yatacağına alırken düşünseydin’ diye mi sataşmıyorlar...
‘Yabancı sermaye çekerken, yabancıları TL yatırımına davet ederken iyi, el parasıyla yükselen yıldız olurken iyi, geri öderken niye kötü, zamanında doğru değerlendirmediğimize yan sen’ diye mi taciz etmiyorlar...
‘Sen kimden yanasın hain’ demezler mi böyle tepkisel bilgiçlik taslayanlara?
Elin tefecisinin avukatlığını yapmak bize mi düşecek, alacaklılarımız düşünsün biraz da.
Hem, ‘harcadık gitti, canımızı mı alacaklar, olmadı üstüne içerler bir bardak suyu’ demiyor ki Yıldız Tilbe, bu tarz hınzırlıklarla rahatsız edilsin.
Kaldı ki yıllarca hem IMF’den düşük faizle ucuza borç dilenip hem de bize bir ödeme rejimi, kemer sıkma politikası şart koşuyor diye suçu hep IMF’ye atmadı mı siyasetçilerimiz?
IMF’yle o şartlarda anlaşan kendileri değilmiş gibi, alacaklı tarafı kendi hatalarının günah keçisi yapmadılar mı, IMF komiserlerini düşman gösterip halka taşlatmadılar mı?
Düşmanla bir olmuyor ama pişkin siyasetçiler gibi de yapmıyor bakın Yıldız Tilbe. Ya ne?
Borcumuz borç, üstleniyoruz, inkar ettiğimiz yok, sadık kalalım ama kendi yöntemimizle ödeyelim demeye getiriyor.
“Dolar basalım TL gibi, verelim. Ha onlar basmış, ha biz. Ne fark eder. Dolar dolar. TL basıyorsak dolar da basarız, nedir yani” önerisinin nesine kızıyorsunuz?
Kılınç Paşa’nın, paramıza saldıran faiz lobisiyle savaş metodunun aynısı.
Neydi ekonomimizi kurtarma reçetesi?
Ülkenin başında olsa, 24 saat para basarak tüm borçları kapatacağını söylüyordu.
Şöyleydi formül...
‘‘Alırım boyayı, basarım parayı. Zaten ABD de bunu yapıyor. Beyaz kağıdı alıyor, yeşil boya basıyor, dolar imal ediyorlar. Türkiye’deki en yanlış politika, dar para politikasıdır. Bizim elimizde olsa, beyaz kağıdı alıp Türk parasını basarız. Piyasaya bol miktarda para süreriz, darphaneyi 24 saat çalıştırırız...”
Daha önce kimsenin aklına gelmemiş oyun ve ezber bozan bir formüldü, Yıldız Tilbe’yle tekrar dikkate sunuluyor.
Kurun zembereği kopmuş, bari biz ekonominin gerçeklerinden kopmayalım, dolar bozdurmakla bozmayalım aklımızı, fantezi yapmanın sırası değil, gelin mantıklı olalım diye, iyi niyetle ortaya atılmış bir çözüm.
Bilgiç bilgiç nesine bıyık altından bozuk atıyorsunuz, size de yaranılmıyor ki!