Esad’ın Siyonizmle savaş kardeşliği

Sorsanız; ‘içine cin girmiş, gel çıkarayım’ ayaklarıyla üfürükçü tecavüzüne uğrayan kurbana, tecavüzcüsünden daha çok kızar. Bu çağda bu cehalet, bu eblehlik, bu teslimiyet kızılacak şeydir.

Ama...

‘Beynini şer güçler ele geçirmiş, kültür istilasına uğramışsın, dimağını iğfal etmiş, kafanı bulandırmışlar, içine emperyalizm öcüsü kaçmış, gel seni özgürleştireyim, düşman işgalinden temizleyip kurtarayım’ diye beynini yıkamaya kalksan inanır, kafasını kurmaya girişsen direnmeden teslim eder kendini.

Bu devirde bu kadar kolay uyutulmaya gelinir mi, kendi aklına güvenmeyip hemen kafasını uzatır mı insan, sende bu teslimiyet varken ne beyin yıkayanın eksik olur, ne zihnini ele geçirecek hipnozcun demez.

***

Aynı hazrete sorsanız...

Çiftlik Bank vurgunundaki mağdurlara, vurguncudan daha çok köpürür.

Bu çağda bu hamakat, bu andavallık affedilmezdir. ‘Müstahak, az bile dolandırmış, mahkemeye çıksa ağır tahrik indirimi vermek lazım tokatçıya’ diye köpürülecek şeydir.

80 bin kişiden ucuz yankesici oyunlarıyla, ‘cambaza bak cambaza’ numaralarıyla 500 milyon lira çarpmış.

Yer mi bunu üç kuruşluk aklı olan, acımayıp hiddetlenmesin mi hazret!

Nedir deseniz öfkesinin sebebi, nasıl olurmuş da...

80 bin kişi ‘bir koyup üç alma’ tamahkarlığıyla ‘yerli ve milli çiftlik kuruyoruz’ edebiyatının coşkusuna kapılırmış, açgözlülük yüzünden yeniyetme bir madrabazın lafına inanırmış, hokkabaz bir düzenbazın kaçıkça atıp tutmalarıyla sihirlenip büyülenirmiş, ticaret için tavuk çiftliği açmanın küffar tepelemeyle ne alakası var demeden şarlatan bir din bezirganının üçkağıdına gelirmiş, transa geçip kutsal cihat sloganları atarmış,
para kazanmaya koştuğu yerde tekbir seanslarıyla cezbeye getirilip kendinden geçirilirmiş.

Nasıl olurmuş da....

‘Üstümüze oyunlar oynanıyor, Kraliçe’den tehditler alıyoruz, emperyalizmin küresel baronlarının tezgahını devirdik, kapitalizmin tekerine çomak soktuk, Anadolu’dan bir genç çıktı ve dik durmdan sömürgecilere diklendi, Kudüs kırmızı çizgimizdir, esas hedef Türkiye, Siyonizme boyun eğmeyeceğiz’ şeklinde, siyasi söylemlerden araklanmış kelalaka ve çocukça bir hamasete para kaptırılırmış.

Nasıl olurmuş da...

Basit bir saadet zinciri kandırmacası, Haçlı İttifakı’na meydan okuma, emperyalizmle mücadele, Siyonizmle din savaşı ve milli manevi bağımsızlık cihadı kılıfına sokularak pazarlanıp satılabilirmiş, kanmaya hazır epey bir alıcı da bulabilirmiş.

Nasıl olurmuş da...

Bu devirde hala ‘vatan, millet, Sakarya’ lügatı en pespaye haliyle istismar edilerek keriz silkelenebilir, soyulup söğüşlenebilirmiş.

Nasıl olurmuş da...

Din, iman, Allah ve kitap sömürüsü kullanılarak kalabalıklar hala aldatılabilir, gözleri boyanabilir, basiretleri bağlanabilir, efsunlanmış gibi alıklaştırılarak bir sahtekarın peşine takılıp sürüklenebilirlermiş.

***

Fakat bizim zehir gibi gerçekçi külyutmaza sormayın.

İsrail’in hedefinde olduğu, Siyonizmle savaştığı, emperyalizmin ülkesini bölme planlarına karşı koyduğu, Batı’nın çökertme senaryolarına direndiği ve Doğu Guta’da güya emperyalizmin desteklediği ‘teröristler’le çarpıştığı, dolayısıyla düşmanlarımızın ortak ve mücadelemizin bir olduğu üfürmelerinden etkilenerek Esad’la kardeş olmamız gerektiğini sanır hala.

YORUMLAR (17)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
17 Yorum