Çiller’in kriz reçetesine kaldıysa
Eski Başbakan Tansu Çiller, Hürriyet’ten Abdulkadir Selvi aracılığıyla kendini hatırlatmış. ‘Piyasalarda kriz beklentisi var, ihtiyaç olursa duayen bir ekonomist siyasetçi olarak ben burdayım’ demeci patlatıyor.
Dediği şu; 90’lı yıllarda bakan ve başbakan olarak Türkiye’yi krizlerden koruyamamışsa sebebi, koalisyon ortakları ve rakipleri...
Ekonomiyi dış borç batağından kurtaracak formülü aslında bulmuş, PTT’nin T’sini satacakmış. Ama icraata geçirememiş, hep engellemişler. En son, ortağını ikna etmeyi başardığında da Anayasa Mahkemesi iptal etmiş satışı.
Yine de...
1994’te 5 Nisan krizine sürüklenen ekonomiyi, istikrar programı dediği kemer sıkma politikalarıyla o düze çıkarmış.
İşte bu talihsizlikleri aktararak demeye getiriyor ki ben yapmadım, koalisyon öcüsü, ekonomiden anlamayan siyasetçiler ve yargı adındaki ayak bağı batırdı ülkeyi.
Bu mazeretlerin üstüne de yeni sisteme güvenmeyi telkin ediyor. Artık eskisi gibi değil; tek başına hızlı karar alma imkanı var, cumhurbaşkanlığı sisteminde Erdoğan’ın güçlü liderliğiyle sorunlar aşılır diyor.
Başkasının ağzından ezkaza çıksa, lafını bile edenin kriz tüccarlığıyla, kaos mühendisliğiyle, faiz lobisi ya da küresel tefeci çeteleri adına operasyon çekmekle suçlanacağını bilmez mi?
Ekonomide tehlike çanlarının çaldığını söylüyor ama kriz tellallığı yapmak istemediği açık.
Birincisi, bu imkan olsa ben de krizleri aşardım mesajı veriyor, bozuk imajını düzeltmeyi deniyor.
İkincisi, karar alma ve uygulama avantajları sebebiyle yeni sistemi desteklemekte ne kadar haklı olduğunu anlatıyor.
Ve üçüncüsü, sadece lafta Erdoğan’ın yanında olmadığını, bir görev düşerse pratikte de dayanışmasını göstermeye, bilgi ve tecrübelerini paylaşmaya hazır olduğunu bildiriyor.
Ve fakat...
Düne dair iddialarında atladığı bazı gerçekler yok mu?
Yani 90’larda Türkiye üst üste ekonomik yıkımlara düçar, sonunda da IMF dahil kapı kapı borç dilenmeye muhtaç olmuşsa... Bunda rant şehvetine kapılan kötü yönetimlerin, suistimallerin, ayyuka çıkan rüşvet ve yolsuzlukların, adam kayırmacılığın, yağma ve peşkeş düzeninin, arpalığa dönen devlet kurumlarının, esnafı tefeci ve tahsilatçı çetelerinin insafına terk eden çarkların payı neydi?
Bu kara delikler ortada dururken PTT’nin T’si hangi dişin kovuğuna yetecekti, hangi açığı kapatıp hangi gayya kuyusunu dolduracaktı?
***
İstikrar programıyla gemiyi yüzdürmüş, ne başarı. Fakat bir de acı reçeteleri içirdiği halka sorun, nasılmış yukarıdaki kayıkçı kavgalarının bel büken faturasını ödemeye mahkum olmak?
O dönemin enkazını kaldırsın diye, daha dün kurulmuş AK Parti’yi ‘kurtarıcı’ görüp dört elle sarılmadı mı millet?
Kısacası; Çiller tarafından savunulmak iktidar için iyi mi, piyasaları rahatlatıp yatıştırır mı, bir daha düşünmeli.
90’ları yaşadıysanız; ‘Çiller’e kaldıysa yandık, teşekkürler ama gölge etmesin başka ihsan istemez’ demez miydiniz?