Neyse ki Haçlı İttifakı temellerinden çatırdıyor...
Neyse ki Trump, ‘Yok öyle bedavaya, kıyakçılık bitti, gümrük vergilerini artıracağım’ derken aralarına nifak soktu da birbirlerine düştüler...
Neyse ki Merkel, işbirliklerinin ayaküstü çıkışlarla, düşünülmeden edinilmiş laflarla ve tek taraflı dayatmalarla sürdürülemeyeceğini söyledi, Trump’a resti çekti...
Neyse ki Macron da beleşçilik suçlamasını karşılıksız bırakmamakta kararlı...
Böylece...
Haçlı-Hilal savaşı ihtimali ortadan kalktı, medeniyetler çatışması imkansızlaştı.
Almanı Fransızıyla Batı kendi iç kriziyle meşgul, derdi başından aşkın, ticaret savaşlarından kafasını kaldırıp din düşmanları üzerine sefer düzenlemeye hiç mecalleri yok.
Hatta Kudüs’e büyükelçilik açma provokasyonundan dolayı Trump’a hâlâ ateş püskürüyorlar.
Haçlılar diye bir birlikten söz etmek mümkün olmadığı gibi, Haç’la Siyon Yıldızı’nı yan yana getirmek de pek mümkün görünmüyor.
Bölünmüş, parçalanmış, kendi içinde de Siyon Yıldızı’yla da kavgalı bir Haçlı dünyası duruyor karşımızda.
Kutsal cihat için toparlanmaya ne niyetleri ne takatleri var.
Çıkarları o kadar önemli ki Batı için, aralarına çıkar çatışması girmiş bir Haçlı ordusunu hiçbir din savaşı bir araya getiremez, hiçbir Papa etrafında toplayamaz, hiçbir popülist şovmen vaiz silah altına alamaz.
***
Velhasılı...
İçinde çocuklara harp oyunu oynattılar, Çanakkale şehitlerimizi canlandırttılar diye, bizim Diyanet’le bağlantılı bir camiyi mimlemiş, mühürleyecekmiş Avusturya...
Siyasal İslam propagandasına ve selefi radikalizmine ülkelerinde yer yok diye, Arapların 6 camisini de kapatmak istiyorlarmış...
Yurt dışından finanse edilen, yani maaşları dışarıdan gelen imamları da kapı dışı etme kararı almışlar...
Bu ırkçı yabancı düşmanlığı, bu faşizan ecnebi nefreti, bu kahrolası İslamofobi bizim iktidardan da muhalefetten de gerekli cevabı aldı, ne ala.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çırakça işlerle başına bela açmaması için başbakanlarını uyardı. Almanya Şansölyesi Merkel’i de acemi Kurz’un kulağını çekmeye çağırdı.
Fakat neyse ki Haçlı orduları darmadağınık da korkulan kıyamet kopmayacak.
Çırak Kurz aklını başına alsa da almasa da bir Haç-Hilal savaşı çıkmayacak, Erdoğan’ın dediği üzere Haçlı saldırılarına misilleme yapmamıza hacet kalmayacak.
Bu durumda biz de normal seyrinde yapabileceğiz seçimlerimizi. Oyumuzu, Haçlılara hücum niyetine sandığa atmak zorunda kalmayacağız neyse ki...
Kim tarafından, nasıl yönetilmek istediğimize göre kullanabileceğiz tercihimizi.
Varsın; bedava kek yemek isteyenlerle hiçbir kekin aslında bedavaya gelmeyeceğini düşünenler arasında yaşansın...
Varsın; kekin millete maliyeti, getirisinin götürüsünün ne olacağı, sonradan acısının nasıl çıkacağı tartışmasıyla sürsün siyasi çekişmelerimiz...
Haç’la Hilal arasında geçmesindense, bu seçimin bedava kekle kek karşıtları arasında geçmesi bile daha gerçekçi olmaz mı?
