Amerika bizimle felsefe yapıyor da Rusya’nınki ne!
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu haklı. Washington’dan gelen açıklamalar her ne kadar ‘geri adım’ olarak yansısa da tam öyle değil, yatıştırmaya dönük içi boş laflar. Kaygıları gidermekten uzak.
O yüzden kendilerini tatmin etmediğini, ikna edici bulmadıklarını ve Afrin’e operasyon gerekçelerini ortadan kaldırmadığını dün açıkça söyledi.
İster Dışişleri Bakanı Tillerson’a, ister Pentagon sözcülerine kulak verin, ABD’lilerden en fazla duyacağınız ortada bir iletişim kazası, bir yanlış anlaşılma olduğu.
Türkiye için sorun, Suriye’de YPG’yle ne yaptıkları değil, onu hangi sözcüklerle tanımladıkları, nasıl isimlendirdikleriymiş gibi yaklaşıyorlar.
Dediklerine bakılırsa; YPG’yle her ne yapıyorlardıysa onu yapmaya, her ne halt karıştırıyorlardıysa onları karıştırmaya devam edecekler. Ama bunun bir sınır birliği, yeni bir ordu ya da bir muhafız gücü kurmak gibi tanımlanamayacağını söylüyorlar.
‘Bizim lafını bilmeyen arkadaşlarımızdan kaynaklandı, affedersiniz’ demeye getiriyorlar.
‘Adını doğru koyalım’ diye koydukları ad da şu: “IŞİD’in dönmemesi için yerel unsurlara silah ve askeri eğitim vermeyi sürdürmek...”
Diplomaside kelime oyunlarının da bir anlamı var. Ama bu kadarı artık düpedüz laf cambazlığı.
Ankara’nın infialini güya kelimelerle oynayarak geçiştirecek, gönül alma demagojileriyle savuşturacaklar...
Oyalanmaya gelir yanı kalmamış. Hala Ankara’yı keser, ateşini almaya yeter sanıyorlar iki laf manevrası.
Buna, davranışlarını değiştirecek yerde felsefe yapmak, işi retorik ebeliğine, mantık şaşırtmacasına vurmak denir.
Eski bir argümandır, isimlerin değişmesiyle şeylerin aslı, gerçeği değişmez, bilmezler mi?
Ha ‘Ali veli’ demişsiniz ha ‘veli Ali’...
Adına ne derseniz deyin, rahatsızlık konusu eylemlerin doğası, mahiyeti değişmedikçe ne fark eder. Pratikleri özde değil sözde değişmiş, durdurur mu Afrin’e harekatı!...
NAMLULARIMIZIN UCU KİMİN BÖLGESİ?
Görünen o ki Türkiye, kendi göbeğini kendi kesmek zorunda kalacak.
Washington’daki ‘dostlar’ı da Türkiye’nin elini tutmayacak, bundan alıkoymaya çalışmayacak.
Afrin’de operasyonlarının olmadığını, harekat alanları içinde buranın yer almadığını bildirdiklerine göre...
‘Vurursanız vurun, bize ne’ edasıyla Afrin YPG’sini neredeyse hiç sahiplenmediklerine göre...
ABD’nin Afrin’e girmemize esaslı bir itirazı yok, karşımızda durmayacaklar.
Dün bu tablo belirginleştikten sonra, Genelkurmay Başkanı Akar’la MİT Müsteşarı Fidan apar topar Moksova’ya uçtu.
İster istemez şunu düşündürüyor: Afrin konusunda yanlış kapıyı yumrukladığımız sonucuna mı varıldı ki...Washington’dan önce bağlanmış olması gereken Moskova’ya şimdi gidiliyor?
Ve ABD bize Afrin’in Rus himayesine düştüğünü, oradaki YPG’yi Rusya’nın kontrol ettiğini, asıl anlaşmamız gerekenin de Moksova olduğunu mu anlatmak istiyor?
Çünkü ABD aradan çekilir çekilmez karşımıza Esad rejiminin dikilmesi, Afrin’e operasyonu topraklarına saldırı sayacaklarını söylemesi, anında savunma düzenine geçip karşılık vermekle tehdit etmesi filan tesadüfe benzemiyor. Ruslar söyletiyor olmasın!