AKM’de kolbastı oynatmamak için

Yeni AKM kompleksi az beğeni toplamadı.

Ertuğrul Özkök Selçuklu mimarisinin rüküş bir taklidi olarak tasarlanmasından korkuyordu, korktuğu olmadı.

Orhan Gencebay, en çok adının değiştirilmesinden korkuyordu, Atatürk Kültür Merkezi olarak kalmasına pek sevindi.

Çoğaltılabilir ama bu örnekler bile beklenti düzeyini anlatmaya yeter.
Proje şeklen beğenildi. Fakat şekil şartlarının ötesine geçip orada sunulacak içeriğe kafayı takan yok.

Neyse ki Karar, erbabına sordu da farklı kaygı taşıyanları duyduk.
Şair Hüsrev Hatemi "Halka açılsın ama kolbastı da oynanmasın, eskiden de halk gidiyordu ama klasik Türk müziği gibi seçkin sanatlara yer veriliyordu" diyor. Sadece zenginlerin, elitlerin gideceği bir sanat kompleksi olmayacak diye AKM'nin gazinolaştırılma tehlikesine dikkat çekiyor.

Prof. Alaattin Karaca, içinin nasıl doldurulacağını sorguluyor, bunu daha çok önemsiyor. Mimari ve isimlendirme eksenli tartışmaların, muhafazakar çevrelerin kültürel sermaye açığını ve sanat üretimine bakışındaki yüzeyselliği de bütün görkemiyle ortaya çıkardığı görüşünde.

Şair Ömer Erdem ise projeyi mimari bakımdan vizyoner, estetik, fonksiyonel ve göz kamaştırıcı bulmakla birlikte uyarıyor: Halk da izler ama sanatı elitler üretir...

Yani elit karşıtlığıyla sanat geliştirilmez, kültür ayağa kaldırılmaz. Sanatı elit zevkler yükseltir ve yaşatır, kültürel yozlaşmanın da ilacı budur. Alın size içinden çıkılmaz bir çarpıklık, kültürel şahlanma popülizminin en büyük paradoksu...

Tasarım gayet şık. Fakat içine ne konacak, halka hitap etme iddiasının altı nasıl doldurulacak belirsiz.

Karar "Sanatı halka indirelim ama seviyesini düşürmeyelim" başlığıyla yansıttı bu kaygıları.

Haksız mı?

Erdoğan da iktidarın 15 yıllık kültür-sanat politikalarının başarısız olduğunu kabul etmiyor mu?

VAY BENİM KÖSE SAKALIM

Her fırsatta yazıyorum, Cumhuriyet'in kültür devrimini tamamlamak için yeni bir kültür inkılabına ihtiyaç var diye.

Bina şahane, salon harika, opera gibi yüksek sanatları halka mal etme fikri süper...

Fakat mekanı halka açmakla bitmiyor.

Yıllardır ne arz edildiyse, neye maruz bırakıldılarsa, öne çıkarılan hangi zevk ve tarzlara mahkum edilip alıştırıldılarsa onu talep etmez mi yığınlar?
Ha bire arabesk pompalanıp popun en sığ formlarına talim ettirilen kitleleri nasıl çekeceksiniz, yerlerde sürünen ilgi ve beğeni düzeyine ne sunacaksınız burada?

Fiziki koşulların iyileştirilmesiyle olmuyor kültürel kalkınma.
Sanatı ve sanatçıyı özgürleştirmeden, nitelikli işleri teşvik etmeden, yüksek kaliteye özendirmeden hiç olmuyor.

AK Parti, devletin kültür-sanat kurumlarında köklü bir reform vaat etmişti.
Memur sanatçılığa son verilecek, sanatı devletin tasallut ve patronajından kurtaracak yeni destek, teşvik yöntemleri getirilecekti.

Fakat memur olmayan sanatçıyı da fiilen memurlaştıran bir pratiğe teslim olundu. Siyasetten geçinen, ulufeci, mesafesiz, partizan kayrılmacı, kamu idaresine göbekten bağlı, devlete bağımlı bir sanatçılık modeline prim yaptırıldı.

Oysa Cumhuriyet'in modernleşme ve çağdaşlaşma hedeflerini paylaştıklarını, ancak aynı hedefe farklı yollardan yürüdüklerini, yeni AKM projesinin de bunu yansıttığını söylemedi mi Cumhurbaşkanı...

Mekansal boyutuyla sınırlı kalmayacaksa, kültür ve sanatta asrileşmek için bağımsız içeriğe de imkan ve hayat hakkı tanımak gerekmez mi?

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum