Ekonomide geldik “dipsiz kuyu”ya...
Helal olsun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, bunu ancak o söyleyebilirdi. “Yüksek enflasyon ortamında ne verirsek verelim dipsiz kuyu misali kaybolup gidiyor.” dedi.
Bunu iktidar adına kimse söyleyemezdi. Meselâ şöyle bir cümle kurduğunu düşünün Berat Albayrak’ın ya da Nureddin Nebati’nin “Ülkeyi öyle bir enflasyon ortamına getirdik ki ne verirsek verelim dipsiz kuyu misali kaybolup gidiyor.”
Hemen yakasına yapışılırdı bu iki ekonomi patronunun “Ne diyorsunuz siz?!” diye… Şu seçim ortamında böyle bir itiraf yapılır mı?
Sayın Cumhurbaşkanı da “İtiraf” babında kurmuyor o cümleyi zaten. “Enflasyon her maaşı dipsiz kuyuya atılan para”ya dönüştürmüş, kim yapmış bu enflasyonu bu hale, o belli mi?
Ecinniler olmalı değil mi?
21 yıldır ülkeyi yönetenlerin hiçbir kusuru yok!
Ekonomiyi başkaları yönetiyordu o zamanlar…
“Ekonomist” sayın Cumhurbaşkanı değildi. “Kafası basmayanlar” başkalarıydı. “Faiz sebep enflasyon sonuç” gibi “tez”ler vardı ekonomiye yön veren. “Nass”ın bile canına okundu bu süreçte.
Herkes “Liderliğinde” diye söze başladı. Ekonomi de “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde…” bu hale geldi. O liderlik altında “Heterodoksi” de gidiyordu, “Ortodoksi” de… “Epistemolojiden kopuş” bile gidiyordu.
Bir gün birisi geldi, Mehmet Şimşek adında birisi, “Ekonomide rasyonaliteye dönmekten başka çaremiz kalmadı” dedi. Aaa baktık, bir önceki ekonomi bakanı “Safiyane - garibane” dinliyor bu sözleri… Yok mu beyim bir itirazınız? Bir gece operasyonunda KKM’ye hücum gerçekleşirken keyfiniz gıcırdı… Nasıl bir mucize gerçekleştirmiştiniz öyle… Sonra da KKM’den nasıl kurtuluruz’un çabası içine girilecekti “rasyonalite”ye yöneliş sürecinde…
Bir gün bir başkası çıktı, Merkez Bankası (MB) Başkan Yardımcısı, yani Cevdet Akçay, cesaretini toplayarak “Ekonomide ana linkler kopmuş, 7 aydır onları bağlamaya çalışıyoruz” dedi.
O linkler nasıl ve kimin ekonomi yönetiminde kopmuştu acaba? Herkes ıslık çalarak etrafa mı bakıyordu ne!
Enflasyonun oluşturduğu “dipsiz kuyu” vardı ortada… “Faiz sebep enflasyon sonuç” mottosu ile “Ben varken faiz yükseltilemez” bildirimiyle gide gide duvara dayanılmıştı. Mehmet Şimşek ve birlikte geldiği MB yönetimi, gariptir, işe, ekonomi çevreleri her ne kadar “utangaçça” diye nitelese de kademe kademe “Faizi yükseltmekle” başlamıştı. Yüzde 8.5, yüzde 15, yüzde 20, 25, 30, 35, 40, 45 ve nihayet 50…
Geldik mi “Enflasyon sebep faiz sonuç” mottosuna…
Kim söyleyecek şimdi bunu, hangi “ekonomist?”
Sayın Cumhurbaşkanı enflasyonu kimin dipsiz kuyuya dönüştürdüğünü söylemiyor. Sadece mazeret bildiriyor emekliye…
Belki bunu da söylemezdi ama o, böyle seçim ortamlarında muhteşem mazeretler bulur ve garip olan şu ki inandırır…
Emekli inanacak mı bu defa bilinmez, ondan da tedirginlik var görülüyor, ama son düzlükte ne kadar barut varsa harcanacak…
Cumhurbaşkanı meydanlarda, bakanlar cepheye sürülmüş durumda…
Yarın, diyelim Ekrem İmamoğlu seçimi kazanıp “Topunu birden yendik halkla birlikte” derse diye de düşünülmüyor. Tayyip Erdoğan, böyle bir yığınağı sandıktan mağlup çıkabilme ihtimalini ve İmamoğlu gibi daha üç – beş yıl önce bir ilçe belediye başkanının karşısında yenilmeyi dikkate alarak mı yapıyor? Garip!
Şu “liderliğinde” ifadesi var ya, her bakanın diline pelesenk olan, orada biraz “kaçma” ihtimali var gibi geliyor bana… Hani “Ben emir kuluydum” kaçışı var ya bazı siyasetçilerin…
Mehmet Şimşek işi sağlam tuttu gibi geliyor bana… “Rasyonaliteye dönmekten başka çaremiz kalmadı” demek, bir anlamda geçmişi silmek demek. Evet şu anda enflasyon çok yüksek ama sanki bunun vebalini “Önceler”e atmış oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “önceler”in sorumluluğunu kime atıyor bilmiyorum. Sanki biraz “Dünyada da enflasyon var” diyerek zihinlerde daha önce oluşturulmuş “Dış çevreler” alt yapısına atıyor gibi ama bunu Amerika’nın, Almanya’nın hatta savaştaki Rusya’nın enflasyon rakamlarını bilen sokaktaki insan pek inandırıcı bulmuyor. Bir Arjantin var…Çok çok çook benzeşiyoruz. Acaba orada da mı “rasyonalite” geç gelmiş durumda da bunu yaşıyorlar…
Ben doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şimşek tarafından ikna edilebilmiş olmasını da çok çarpıcı buluyorum. Ne söyledi de ikna etti ya da vazgeçirdi kıskançlıkla üzerinde titrediği ana tezlerinden? Şimdilerde meydanlara taşınan “enflasyon dipsiz kuyusu” Erdoğan’ın önüne çok daha vahim bir gerçeklik olarak sunulmuş olmasın… Hazine, borçlar, MB’nin arka kapıdan döviz satışı, buna rağmen dövizdeki tırmanışın kontrol edilememesi…
“Linkler kopunca….” denmiştir belki de…
Ah sevgili emekliler… İş ne kadar zor biliyor musunuz? Ne versek dipsiz kuyuya düşüyor? Sabredin. Gelecek yıl “Elimiz düzelirse…” emin olun vereceğiz sizlere… Hem dışarda elde ettiğimiz başarılara bakın… Bir de Gazze sevinecek biz başarılı olursak… Tamam memleketi biz yönetiyoruz ama, İstanbul’u ve Ankara’yı da yönetirsek, daha iyi yönetmiş oluruz… Bakın Biden da davet etti bizi… Sisi ile de barıştık… vs..vs.. Gülsek mi ağlasak mı?