Türkiye’deki 118 ulu caminin 10 bin fotoğrafını çeken Mustafa Cambaz, bunları bir kitapta topladı. Camilerdeki ince mimariyi tüm ayrıntılarıyla gösteren albüm, Mardin’den Aksaray’a ve Erzurum’a Anadolu’nun tarihi zenginliğini de bir kere daha belgeliyor.
[Karar]
ÜRÜN DİRİER
Sanat tarihi fotoğrafçısı Mustafa Cambaz, Türkiye’deki 118 ulu camiye gitti, onların 10 bin fotoğrafını çekti. Bu fotoğraflardan 700’ü Başbakanlık Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı’nca seçilip bir araya getirilerek ‘Türkiye Ulu Camiler’ adıyla yayımlandı. Kitap, tarihi mimari ve sanat tarihi açısından son derece mühim. Ayrıca bu albüm, gelecek yıllarda ihtiyaç duyulabilecek muhtemel tamir, bakım, onarım çalışmalarında ilgili uzmanlara bir görsel kaynak, fotoğrafla kaydedilmiş bir hafıza olabilir.
1346-1400 yılları arasında inşa edilen Bursa Ulu Camii’nin içinden bir görüntü.
Ulu camiler, Büyük Selçuklu Devleti döneminde cuma namazını topluca kılmak için ‘şehir’ denilen yerlerde, iç kalenin hemen yakınında inşa edilen; mimari estetiği, taş-ahşap işlemeciliği, minareleri, çinileri ve kitabeleriyle kültür tarihinde önemli eserler olarak öne çıkıyor. Bir caminin ulu cami olarak tanımlanması için ibadethane kısmı dışında, taç kapılı medrese, darüşşifa (hastane), bedesten, arasta, kapalı çarşı ve kervansaray gibi bölümlerinin de bulunması gerekiyor. Ulu camiler, Kaşgar’dan Buhara’ya, Merv’den Belh’e, İsfahan’dan Tebriz, Erzurum, Sivas, Tokat ve Konya’ya kadar yüzlerce şehirdeki on binlerce anıtsal taş yapının genellikle en eski tarihli olanları.
ANADOLU’DA ÇOK VAR
1048’de Erzurum Hasankale’de tesis edilen ilk vakıf eseri, 1453’te İstanbul’un fethine kadar olan 400 yıllık Selçuklu ve Türk Beylikleri döneminde inşa edilen cami, medrese, darüşşifa, imaret, kervansaray, han ve köprü gibi anıtsal taş yapıların sadece Anadolu sahasındaki sayısı bugün bile binlerle ifade ediliyor. İşte onlardan öne çıkanlar...
Mustafa Cambaz
Bitkisel motifler devrin sanatını yansıtıyor. Evliya Çelebi, Kütahya Ulu Camii’ni, Seyahatname’sinde ağaç direkli bir cami olarak tanımlıyor. Yıldırım Bayezid devrinde inşasına başlandığı tahmin edilen cami, 606 yıllık. Kütahya’nın önemli çini üretim merkezlerinden biri olmasına rağmen ulu camide mihrabın sağındaki dört karodan oluşan Kâbe tasvirli çiniler dışında camide çini kullanılmamış. Caminin süslemesinde özellikle üst örtü ve pencere çevrelerinde bitkisel motiflerdeki kalem işleri devrin dekorasyon anlayışını da yansıtıyor.
Aksaray Ulu Camii’nin tavanı sesi dağıtmamak üzere yukarıdan sarkan mukanaslı bir sistemden yapılmış. Televizyon ve radyo stüdyolarında ses yalıtımı için kullanılan kapartmalı teknik de bu sistemden alınmış. Ulu caminin tavanında taştan yapılmış akustik düzeneğin bir benzeridir.
SÜSLEMELER YOK OLDU
Eski Afyon’un ortasında, kalenin bulunduğu tepenin güneybatısında yer alan Anadolu Selçuklu dönemine ait ahşap direkli Afyon Ulu Camii 1272 yılında inşa edilmiş. Moloz taş malzeme ile yamuk dikdörtgen biçiminde.
Anadolu Selçuklu döneminden günümüze ulaşan ahşap direkli camiler grubuna ait bir örnek olan ulu cami özgün mimarisiyle devrin önemli yapıları arasında sayılıyor. Mukarnaslı başlıklar, ahşap kirişler ve lambriler üzerinde geometrik, bitkisel, yazılı ve figürlü kalem işi süslemelerin varlığı bilinse de bu süslemelerden çok azı günümüze ulaşmış durumda.
KIRLANGIÇ ÇATI
Atabey Camii olarak da bilinen Erzurum Ulu Camii, kaybolan kitabesine dayanılarak 1179 yılında Emir İzzeddin Saltuk’un oğlu Melik Nasırüddin Muhammed tarafından Ebü’l-Feth Mehmed’e yaptırıldığı kabul ediliyor.
Yedi nefe ayrılan yapının kasnaklı kubbesi ‘kırlangıç çatı’ adı verilen bir teknikle ahşap malzemeden kurulmuş. Kayseri Ulu Camii gibi 12’nci yüzyılda Anadolu’da yapılan ulu camilerin mihrabın bulunduğu orta mekana ağırlık veren mimari anlayışı ve geometrik motifli taş süslemesiyle Türk sanatının bütünlüğü içinde yerini alıyor.
16 SANDUKALI CAMİ
Sivas’ın Divriği ilçesinde Mengücüklü Emîri Hüsâmeddin Ahmed Şah ve eşi Turan Melek Hatun tarafından 1229 yılında yaptırılan Divriği Ulu Camii kesme taştan inşa edilmiş. Caminin kıble yönünde dârüşşifâ, dârüşşifâ içinde camiye bitişik konumda bir de türbe yer alıyor. Cami üç eyvanlı, revaklı avlulu olup batı ve güney yönünde iki kat halinde düzenlenen bir plana sahip. Dikine dikdörtgen bir alana oturan caminin doğu, batı ve kuzey cephelerinde birbirinden farklı düzende zengin süslemeli birer taçkapı bulunuyor. Ulu camideki batı cephesinde taçkapısı zengin kabarık bitkisel ve geometrik süslemeleriyle abidevi bir görünüme sahip. Türbede 16 sanduka bulunuyor. Süslü sanduka ise Ahmed Şah’a ait olduğu kabul ediliyor.