Katar’da düzenlenen Dünya Kupası üzerinden değerlendirmelerde bulunan Mehmet Utku Şentürk “Endüstriyel futbol kapitalizmin en “başarılı” ürünlerinden birisi” diyor.
1930 yılında Uruguay’da başlayan FIFA Dünya Kupası mücadelesi 92 yıldır devam ediyor. Daha önce 21 kez düzenlenen bu organizasyon tarihinde ilk defa Orta Doğu coğrafyasında oynandı.
2 Aralık 2011 günü FIFA 2022 Dünya Kupası’nın ev sahibinin Katar olacağını duyurmuştu. Ev sahibi ülke olarak Katar’ın seçilmesi beraberinde birçok tartışmayı getirmişti. FIFA yetkilileri, yolsuzlukla ve Katar’ın Dünya Kupası’nı satın almasına izin vermekle suçlanmıştı. FIFA’nın 24 kişilik yürütme komitesinden Nijeryalı Amos Adamu ve Tahitili Reynald Temarii, Sunday Times tarafından rüşvet isterken suçüstü yakalanmış, oylama öncesinde görevden uzaklaştırılmıştı.
2011 yılında FIFA temsilcileri Kamerunlu Isaa Haaytou ve Fildişi Sahilli Jacques Anouma’nın Dünya Kupası seçimlerinde Katar lehine oy kullanmaları için 1,5 milyon dolar rüşvet aldığı iddia edildi. Bu iddialar sonrasında Dünya Kupası organizasyonunun 2022’de Katar’a verilmesine ilişkin yolsuzluk soruşturması başlatıldı.
Eski UEFA Başkanı Michel Platini ve Sepp Blatter de bu soruşturmada sorgulananlar arasındaydı. Platini’nin turnuvanın rüşvet karşılığında Katar’a verilmesinde büyük rol oynadığı da iddialar arasındaydı. 2020’de suçlamalar ABD’de yargıya taşındı, yayımlanan belgelerde, FIFA’da görevli birçok yönetici hakkında 2018 ve 2022 turnuvalarının ev sahipliğinin Rusya ve Katar’a verilmesi için rüşvet iddiaları yer aldı. Yapılan soruşturmalar sonucu verilen onca cezaya rağmen Katar kararından yine de vazgeçilmedi. Uluslararası Futbol Federasyonu (FIFA) tamamıyla çürümüş, pisliğe batmış bir örgüt. Üst yöneticileri yolsuzluk, kara para aklama ve şantajdan tutuklandı. Özetle Katar’ın seçilmesi masum bir tesadüf değildi. Öyle ki FİFA, Rusya’yı Dünya Futbol Kupasından çıkardı. Katar parası için seçildi. Nitekim 2006 Dünya Kupası için Almanya 4 milyar dolar harcamıştı. Katar’da ise 220 milyar dolar harcandı yani Almanya’nın tam 55 katı. İnşa edilen stadyumlar, oteller, otoyollar vb. kapitalist şirketlere milyarlar kazandırdı. “Uluslararası Toplum” dedikleri emperyalist çetelerin en temel insan haklarını bile ayaklar altına alan Katar aşkı karşılıksız değil. Boşuna ABD Başkanı Joe Biden “Katar’ ABD’nin NATO üyesi olmayan en büyük dostudur” demiyor. ABD’nin Orta-Doğu’daki en büyük askeri üssü Katar’da.
Ülkedeki iklim koşulları da başka bir tartışma konusu oldu. Yüksek sıcaklık nedeniyle klimalı stadyumların yapımı planlandı. Bu stadyumlar ve inşaatların yapımlarında ise binlerce göçmen işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
Bu basit örneklerle de görüldüğü gibi UEFA ve FIFA´da “koltukları” olup futboldan ve spordan zerre kadar anlamayan pazarlama güruhu ve bürokratların desteğiyle, taraftar-sporcu ilişkisini piyasa mantığına göre belirleyen bir spor ekonomisi yapısı oluştu. Adam Smith´in ünlü “görünmeyen el”i futbolu hatta büyük bir endüstri haline getiriyor.
FUTBOL ASLA SADECE FUTBOL DEĞİLDİR!
Günümüz endüstriyel futbolu için artık bir deyim hatta atasözü haline gelen “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir” sözü her şeyi özetliyor sanki. Simon Kuper’in kaleme aldığı ve 1994 yılında İngiltere’de yayımlandığında büyük ilgi gören “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir” 1996 yılında dilimize çevrildi. Kısa sürede bir kült kitaba dönüşen çalışmanın başlığı da futbolseverlerin sloganlarından biri oldu.
FUTBOL-KAPİTALİZM İLİŞKİSİ
Futbol, egemenler için bir siyasi panayır niteliğindedir. Kapitalizm, sanat gibi futbolu da metalaştırarak piyasaya sürmüş, geride kalan ne varsa boğmuş ve bağımsızlığını ortadan kaldırmıştır. Kapitalizmin spordaki temel meselesi, sporu yapanla izleyen arasında kesin bir ayrım yapmaktır. Çünkü kitlelerle sporcular arasına çizilen sınır, sporu üzerinden para kazanılabilecek bir meta hâline getirir. Zira çit çekmek mülkiyeti, mülkiyet metayı, meta rantı getirir. Mülkiyeti belirlenmemiş bir şeyi satamazsınız. Seyirci, kendisiyle sporcu arasında bir fark görmez, sporu görkemli bir temaşadan ziyade kendisinin de katılabileceği insanca bir uğraşı olarak görürse spor satılabilir bir şey olmaktan çıkar. Bu yüzden kapitalizmin sporunda insanüstülük vazgeçilmez bir temadır. İnsanların onlar gibi olabileceğine kolay kolay kanaat getiremeyeceği devlerin varlığı gerekir. Bu devlerin büyüklüğü, amacı gereği, insani ölçütlerde değil, insanüstülükle çizilir. Bu nedenle spor kapitalizmi için saha içindeki insanüstü başarı fetiştir. Sporun egemenleri sıradan insanlara, “olağanüstü”yü satarak para kazanır.
NATO, Dünya Kupası öncesinde Katar’a organizasyon için güvenlik desteği vereceğini açıklarken; desteğin Katar ile NATO arasındaki yakın iş birliği çerçevesinde verileceği ifade edildi! Katar’ın bir Kuzey Atlantik anlaşması ile ne alakası var ve de bu alakada futbolun yeri ne? Sorunun yanıtını biraz yukarıda verdik; “Futbol asla yalnızca futbol değildir!” ve ABD’nin Orta-Doğu’daki en büyük askeri üssü Katar’dadır.
BAŞKA TÜRLÜ BİR FUTBOL MÜMKÜN
Endüstriyel futbol kapitalizmin en “başarılı” ürünlerinden birisi, endüstriyel futbolun kiri ve günahları ortada. Siyasetin kirletmediği, paranın yozlaştırmadığı, rekabetin taraftarları ve oyuncuları çığırından çıkarmadığı bir futbol, yani endüstriyel olmayan bir futbol, ne yazık ki kapitalizmde mümkün görünmüyor. Suç bir eğlence aracı, bir oyun olarak ortaya çıkan futbolda değil. Ancak başka bir dünyanın mümkün olduğu gibi başka bir futbol da mümkündür. Belki bugün değil ama bir gün mutlaka…