OHAL'e giden yollar.
2012’de değiştirilen angajman kuralları doğrultusunda Suriye’ye ait Mig-23, Türk Hava Kuvvetleri F-16’larınca düşürüleli daha birkaç gün olmuştu ki, Dışişlerinde Suriye ile ilgili yapılan stratejik bir toplantının gizlice alınmış ses kayıtları servis edildi.
Bazı kısımları zorlanarak da olsa açıkca seçilen kaydın, özellikle MİT müsteşarı Hakan Fidan’a ait kısmı, her zamanki gibi bağlamından kopartılıp, yaygın bir tezvirata malzeme yapıldı.
Mealen; “mesele Suriye ile savaşmak için bahane bulmak değil, mesele bunun haklı iradesini gösterebilmek” diyordu Hakan Fidan cımbızlanan “gerekirse 4 kişi gönderir Süleyman Şah’a 8 roket fırlattırırım” cümlesinin geçtiği konuşmasında…
Türkiye’nin AK Parti tarafından Suriye ile savaşa sokulmak istendiği,
Türkiye’nin Suriye’de muhalifleri kışkırttığı ve akla gelebilen her biçimde desteklediği,
IŞİD, PYD kontrolündeki Kobani’ye saldırdığında ise PKK taraftarlarını infiale sürüklemek için (ki bunu başardılar ve 6-8 Ekim olaylarında 50 kişinin ölümüne sebep oldular) “Türkiye IŞİD’ı destekliyor” mesnetsiz iddialarını uygun her koşulda dile getirenlerce, Fidan’ın bu söylemine, tabiri caiz ise atlandı.
Konuşmanın önü, arkası, bağlamı zerrece dikkate alınmadan yapılan yorumlardan, “Sonucu da hepimiz için korkunç olacak diye korkuyor insan.” cümlesiyle biten, Radikal yazarı Ezgi Başaran’ın “Buradan OHAL’e gideriz” başlıklı yazısındakinde, başka ilginç detay ve uyarılar da vardı.
*Yazıya link;
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ezgi_basaran/buradan_ohale_gideriz-1183604#
Fidan’ın söylediğinin, bir “plan”, bir “öneri” olduğunda kararlı Başaran, öncelikle üsluba takılıyordu.
Konuşmalarda “‘Stratejik derinlik’ filan hak getire.” idi..
“Bölge ve şartları ortaokul coğrafya öğretmeni seviyesinde tartışılıyordu.”
“Kirli ve tehlikeli bir devletin, entelekti düşük sohbetinden bunları öğrendik.” diye de, altını çiziyordu Ezgi Başaran…
Dışişleri Bakanı A.Davutoğlu, MİT Müsteşarı H.Fidan, Dışişleri Müsteşarı F.Sinirlioğlu, ve Korgeneral Y.Güler arasındaki konuşmalara, “entelekt” üzerinden girdiği yolda,
bunca stratejik bir açık verildiği için haklı olarak devleti çökertip ilerliyordu;
“Bu nasıl iştir? Devlet çökmüştür. Evet öyle…”
Ve tabii bu çöküntünün göstergeleri ve tahmini sonuçlarıyla ilgili yorumlarını da esirgemiyordu Ezgi Hanım;
“Lakin bu vesileyle daha büyük bir çöküntüye, tam teşekküllü bir sıkıyönetime doğru götürüleceğimizi de tahmin etmek güç değil.”
Yukarıda sözü edilen kayıtların kaldırılmasıyla, kapandıktan kısa bir süre sonra açılan Youtube’dan örnekle vardığı sonuç ise şuydu;
“Mesele bu.
Devlet otoritesi çöktü.
Devlet otoritesini yeniden tesis etmemiz lazım dediğimizde nereye gideriz?’
Niyet kötüyse…
Buradan gidilse gidilse OHAL’e gidilir,
maalesef.”
Türkiye’nin Suriye’ye savaş açacağı iddiaları, hem kendisi ve hem de benzer düşüncedeki meslektaşlarınca defalarca dile getirildi, sonra unutuldu ve tekrar dile getirildi ve sonra tekrar unutuldu..
Fikri beyanlar bu yeknesaklıkta sürüp giderken,
vurmak yerine Türkiye, tek bir astsubayının kaza eseri hayatını kaybetmesi dışında gayet başarılı geçen bir operasyonla,
Suriye kaosunda sıkışmış Süleyman Şah türbesini,
Suriye Kürt Bölgesin’de güvenli bulduğu bir yere nakletti.
Başaran’ın 28 Mart 2014 tarihli bu yazısından hemen önce vurulan Mig’den evvel de, 16 Eylül 2013’de, bir helikopteri vurulmuştu Suriye’nin.
İki gün önce de bir insansız hava aracı düşürüldü.
Başaran’ın yazısından bugüne,
Türkiye Suriye’ye girmedi,
Kimseye savaş açmadı,
Twitter, Facebook, Youtube gibi medyalara iradesini hakkıyla kabul ettirerek belli içerikleri kaldırttı ve yayına açtı,
Ülke giderek katılaşan bir baskı rejimiyle yönetilir hale gelmedi ve OHAL filan da ilan edilmedi.
Ezgi Başaran, “gidilse gidilse OHAL’e gidilir” dediği yolda kendi kendine ne kadar ilerledi bilinmez ama ülke Genel Seçime yaklaşırken, yazdığı son yazıların başlıkları şöyle;
“Vatandaş koş! Seçim sonuçlarını denetleyebilecek sistem bulundu!”
“Bakın hangi adaylar mal varlıklarını açıklamış”
“HDP'ye oy verecek MHP'liler kaç kişidir?”
OHAL’den söz açılmışken, AK Partinin iktidara geldiği 2002’de, çözmeye söz verdiği “Kürt Sorunu” ile ilgili ilk icraatinin OHAL’i kaldırmak olduğunu hatırlatıp yazıyı bitirelim;
“İnsan beşer, bazen şaşar.”
Maalesef ve evet öyle.