Suriye’de hızla gerileyen IŞİD’in elindeki topraklar, ABD ve Rusya’nın desteklediği güçler tarafından paylaşılıyor. Bunun son örneği petrolün kalbi Deyrizor oldu. Batıdan ilerleyen Esad güçlerinin Deyrizor kuşatmasını kırmasının ardından PKK-PYD de Fırat’ın doğusundan Deyrizor’a ilerlemeye başladı.
Suriye’de terör örgütü IŞİD’in elindeki topraklar daraldıkça, ülkenin nasıl bölüşüldüğü de netleşmeye başlıyor. Bunun son örneği, Suriye’nin petrol merkezi Deyrizor vilayeti oldu. Suriye rejimi, Rusya’nın desteğiyle ülkenin orta ve doğu kesiminde IŞİD’e ait geniş toprak parçalarını ele geçirdi. Rejim güçlerinin Deyrizor merkezinde üç yıldır altında oldukları kuşatma 5 Eylül’de kırıldı. Suriye ordusu dün ise IŞİD kuşatmasındaki havalimanına ulaşmayı başardığını duyurdu. Havalimanı ve şehrin kalan bölümü, IŞİD’in 2016 sonundaki saldırısıyla birbirinden ayrılmıştı.
Dün ise ana omurgasını PKK-PYD’nin oluşturduğu Amerikan destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG), yaptığı bir açıklama ile “Deyrizor operasyonunu başlattıklarını” duyurdu. Örgüt, ilk hedefin Fırat’ın doğusunu IŞİD’den temizlemek olduğunu bildirdi. Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, PYD-PKK operasyona Haseke’ye bağlı Kırkyedi beldesi üzerinden başladı. Haseke’nin güneyindeki Şeddadi’de Cipse konutlarından yönetilen operasyon kapsamında PYD-PKK militanları Kırkyedi beldesinden güneybatıya doğru ilerleyerek Deyrizor’a yöneldi. Operasyonun ilk gününde SDG’nin beş köyü ele geçirdiği öğrenildi. Deneyimli Ortadoğu muhabiri Elijah Magnier, konuya ilişkin “Bana göre Fırat’ın doğusu ABD’ye, batısı Rusya’ya kalacak” yorumunu yaptı. Suriye’de Fırat Nehri’nin doğusundaki toprakları SDG’nin ele geçirmesi halinde, PKK-PYD Suriye’nin önemli petrol bölgelerine sahip olacak.
Ancak bu bölüşmenin sorunsuz gerçekleşmemesi de ihtimaller arasında. Zira Deyrizor’a doğru yolan Esad rejimi konvoylarında, portatif köprüler ve botların olduğu görüldü. Bu, rejimin Fırat’ın doğusuna geçme niyeti olduğunu gösteriyor. Bu bölgede önemli petrol rezervleri bulunuyor. Rejim nehrin karşı yakasına geçtiği takdirde SFG ile karşı karşıya gelme ihtimali bulunuyor. SDG’den yapılan açıklamada rejimle çatışma beklenmediği, ancak saldırı gelmesi durumunda savunma yapılacağı ifade edildi.
Deyrizor, Suriye’de petrol üretiminin kalbi konumunda. 2011’de başlayan savaştan önce devlet gelirlerinin yüzde 25’i petrole dayanıyordu. Bu dönemde günde ortalama 385 bin varil ham petrol üreten Suriye, petrolden yılda üç milyar 200 milyon dolar elde ediyordu. Suriye’nin iki buçuk milyar varillik bir petrol rezervi bulunduğu tahmin ediliyor.
NEDEN DEYRİZOR’U İSTİYORLAR?
ABD: ‘FEDERAL SURİYE’NİN KALBİ
Deyrizor, Rusya-İran-rejim ile ABD-PKK/PYD kampları arasında kilit nokta haline geldi. ABD, PKK-PYD’yi Suriye politikasının merkezine koyarak kantonel idari özerk yapılarla federal Suriye hazırlığı yapıyor. Bu çerçevede Deyrizor, hem Irak ile ticareti sağlayacak konumu hem doğal kaynakları itibarıyla ABD öncülüğünde gelişen ‘PKK-PYD devleti’ için hayati önem taşıyor. Haseke’nin güneyindeki Şeddadi bölgesinde, Cebse gaz ve petrol alanında, Deyrizor operasyonunda PKK-PYD militanları ile iş birliği yapmak için 150 ABD özel kuvveti bulunuyor. PKK-PYD, halihazırda Rakka’nın IŞİD’den alınmasına yönelik operasyonu da yürütüyor.
İRAN: AKDENİZ PLANINDA KİLİT NOKTA
Esad rejimi, Deyrizor operasyonunda Rusya’nın yanı sıra İran’ın da desteğini alıyor. Rejim saflarında yaklaşık yüzde 40 oranında İran’ın eğittiği milis yer alıyor ancak İran’ın Deyrizor için planı daha geniş perspektife dayanıyor. Bağdat yönetimine bağlı, İran destekli Haşdi Şabi güçleri, Deyrizor’un batısında, Irak tarafında, Musul’da konuşlu durumda. Haşdi Şabi ayrıca, güneyden, Tanif’in karşısında, Irak’ın batısında, Ürdün ve Suriye sınırı yakınındaki Rutbe’de konuşlu. İranlı milisler de Tanif’in kuzeyindeki Zakf bölgesinde Haşdi Şabi ile birleşmek için bekliyor. Bu gruplar, kuzeydoğuda Suriye-Irak sınırına ulaşabilirse İran’ın Akdeniz’e çıkış hedefi gerçekleşecek.