Görüşler

ABD’deki protestoların başkanlık seçimine etkisi

ABD’deki protestoların başkanlık seçimine etkisi

Galatasaray Üniversitesi’nden Yunus Emre Erdölen, ABD’de devam eden protestoların başkanlık seçimine olası etkilerini değerlendiriyor.

MİNNEAPOLİS’TE NE OLDU?

25 Mayıs’ta Minnesota’nın Minneapolis kentinde, Kovid-19 önlemleri nedeniyle işini kaybeden ve 2 çocuk babası olan 46 yaşındaki siyah Amerikalı George Floyd, 4 polis tarafından sahte 20 dolarlık banknot kullanarak gıda alışverişi yapmaya çalıştığı iddiasıyla gözaltına alındı. Beyaz polis memuru Derek Chauvin, Floyd’u gözaltına alırken 9 dakika dizini Floyd’un boynuna bastırdı. Floyd, defalarca nefes alamadığını belirtmesine rağmen Chauvin dizini kaldırmayınca hayatını kaybetti. Diğer iki polis Floyd’un kalkmasını engellemeye çalışırken, diğer polis de çevredekilerin Floyd’a yaklaşmasını engelledi. Bu anlar görgü tanıklarınca kayıt altına alındı ve görüntüler kısa sürede milyonlara ulaştı. Birçok ülkeden politikacı ve kanaat önderi yaşanan olayı kınadı, Floyd’un ailesine ve siyah Amerikalılara taziyelerini iletti. Floyd’un öldürülmesi daha önce beyaz polisler tarafından işlenen onlarca benzer siyah cinayetini hatırlattı. Özellikle Floyd’un son dakikalarında “Nefes alamıyorum” haykırışı 2014’te gözaltına alınırken beyaz bir polis tarafından boğulan ve “Nefes alamıyorum” şeklinde haykıran Eric Garner’in ölümünü hatırlattı. Olaydan sonra, Minnesota Polis Şefi, dört polisin de kovulduğunu açıkladı. Chauvin, üçüncü derece cinayet suçlamasıyla tutuklandı. Floyd’un ailesi ve avukatı Chauvin’in ihmalden değil, kasten cinayet işleme suçlamasıyla yargılanması gerektiğini belirtti.

TEPKİLER

Ülkenin her yerinde Floyd’un öldürülmesine ve polislerin tutuklanmamasına tepki gösteren binlerce Amerikalı protesto gösterileri düzenledi. Polisler protestolara çok sert bir şekilde müdahale etti ve protestolar gün geçtikçe daha da şiddetlendi. Minnesota’nın Minneapolis ve Saint Paul kentleri başta olmak üzere Los Angeles, Atlanta, Columbus gibi kentlerde yoğun katılımlı protestolar düzenlendi. Birçok dükkan yağmalandı, onlarca bina ve polisi araçları kundaklandı. Minneapolis 3. Bölge Polis Merkezi’nin protestocular tarafından yakılması dikkat çekti. Kundaklama ve yağmaların artması nedeniyle Minnesota’nın Demokrat Partili Valisi Tim Walz, gece sokağa çıkma yasağı ilan etti. Minnesota Ulusal Muhafızlarının göreve çağırdı. Böylece Minnesota Ulusal Muhafızları, 2. Dünya Savaşı’ndan beri ilk defa bütün birlikleriyle mobilize edildi.

2020 SEÇİMLERİNE ETKİSİ

Floyd’un öldürülmesi üzerine başlayan olayların Kasım 2020 Başkanlık Seçimlerine etkisini Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı Donald Trump ile Demokrat Parti başkan adayı Joe Biden nezdinde incelemek gerekiyor.

a- Cumhuriyetçi aday Başkan Donald Trump’a Etkileri

Trump, Floyd’un ölümünün trajik ve üzücü olduğunu belirten taziyelerini iletti, FBI ve Adalet Bakanlığı’na olayla ilgili soruşturma başlatmasını emrettiğini açıkladı. Protestoların şiddetlenmesiyle açıklamaları sertleşen Trump, yağma ve kundaklama olaylarına dikkat çekti. Protestocuların Floyd’un anısına saygı duymadığını belirtti ve protestocuları genellikle gangster anlamına gelen “thugs” kelimesiyle tanımladı. Ayrıca, Trump geçmişten beri ırkçı beyaz politikacılar tarafından kullanılan “Yağma başladığında, ateş etme de başlar” sözünü kullandı. Twitter, Trump’ın bu ifadelerini içeren tweetlerine şiddeti teşvik ettiği gerekçesiyle uyarı ekledi. Trump, protestoların sorumlusunun Demokrat olduğunu belirterek Kasım 2020 seçimleri için tabanını konsolide etme çabasında. Minnesota, Demokratların güçlü olduğu ve her yönetim kademesinde Demokratların bulunduğu bir eyalet. Bu nedenle Trump şehirde zarar gören dükkanların sorumlusunun beceriksiz ve “radikal sol” olarak tanımladığı Demokratlar olduğunu ve Minnesota’daki kaosun güçlü bir lider olarak sadece kendisinin bastırabileceğini belirtiyor.

Trump’ın kutuplaştırıcı söylemi, özellikle kendisine oy veren beyaz Cumhuriyetçi seçmeni konsolide etme potansiyeline sahip. Bunun sebebiyse Demokratların kaos karşısında güçsüz algısı yaratması ve buna karşın Trump’ın güçlü bir lider imajı çizmesi. Twitter’ın gün geçtikte Trump tweetine müdahale etmesi, seçmenini kızdırıyor. Yıllardır kendilerini yok sayan sisteme karşı duydukları öfkeyi yine sistemin, elitlerin bir uzantısı olarak gördükleri Twitter’a karşı yönlendiren ve Trump için yeni bir mağduriyet yaratan bu durum seçimleri etkileyebilir. Diğer yandan, özellikle 2016’da yılında sandığa gitmeyen veya Trump’a oy veren fakat 2018 ara seçimlerinde Demokrat Kongre adaylarına oy verenler Trump’a oy vermekten vazgeçebilir. Çoğunlukla kadın, banliyölerde yaşayan, merkez kanada yakın Cumhuriyetçi seçmenler Trump’ın bu sert ve kutuplaştırıcı söylemleri nedeniyle Trump’a oy vermekten vazgeçebilir. Bu iki olasılıktan hangisinin ağır basacağını ilerleyen günlerde göreceğiz.

b- Demokrat başkan adayı Joe Biden’a Etkileri

Önseçim sürecinde siyah seçmen tarafından oldukça yoğun desteklenen Biden, Floyd’un öldürülmesinden günler önce Trump karşısında kendisine oy vermeyen siyahların siyah sayılmayacağını ima eden bir gafta bulunmuş ve gelen tepkiler üzerine özür dilemişti. Bu gaf nedeniyle, özellikle siyahlardan tepki gören Biden, Floyd’un öldürülmesi üzerine olayı kınadı ve sistematik bir değişim gerektiğini belirtti.

Siyah Amerikalılar, 2012 seçimlerinde ABD tarihindeki ilk siyah başkan olan Obama’yı ikinci kez başkan seçmek amacıyla sandığa yüzde 66.7 oranında giderken, Hillary Clinton’ın Donald Trump ile yarıştığı 2016’da siyahların sandığa gitme oranı yüzde 59.6’ya düşmüştü. Özellikle Trump’ın az farkla kazandığı Michigan, Pennsylvania, Florida gibi kritik eyaletlerde siyahların sandığa gitme oranı azalırken, çoğunlukla beyaz seçmenin artmıştı. Bunun üzerine birçok yorumcu, Trump’ın zaferini özellikle kritik eyaletlerde sandığa gitmeyen, fakat gitseydi Demokratlar lehine oy kullanacak olan siyah seçmen olduğunu ve 2020’de Demokratların başkanlık seçimini kazanması için siyah seçmenlerin sandığa gitme oranının artmasını sağlayacak hamleler yapması gerektiğini belirtmişti.

Biden’in birincil amacı, kendisini yoğun bir şekilde destekleyen siyahların sandığa gidip oy kullanmasını sağlamak. Biden’in bu amaca ulaşması için öncelikli olarak siyahlara yönelik uygulanan sistematik ırkçılık, ceza adaleti reformu, polislerin cezalandırılması ve denetimi gibi Floyd’un öldürülmesi ile tekrardan gündeme gelen ve siyah Amerikalılar için hayati derecede öneme sahip konular hakkında inandırıcı, etkin, somut politikalar üretmesi gerekiyor.

Floyd’un öldürülmesi, Biden’ın başkan yardımcısı seçimi için mülakatlar yaptığı bir döneme denk geldi. Özellikle Floyd’un öldürüldüğü bölgede savcılık yapmış olan Minnesota senatörü Amy Klobuchar’ın görevi sırasında, Floyd’un ölümünden sorumlu olan beyaz polis memuru Chauvin hakkındaki şikayetleri dikkate almadığı, hakkında soruşturma açılmasına izin vermediği iddiaları nedeniyle başkan yardımcısı adayı seçilme şansının ciddi bir şekilde azaldığı söylenebilir. Bizzat protestolara katılan ve hayatı boyunca hukuk sistemi içinde sistematik ırkçılık ile mücadele ettiğini belirten eski California savcısı ve tek siyah kadın senatör olan Kamala Harris’in şansı arttı. Ayrıca Atlanta kentindeki protestocuları sakin olmaya ve tepkilerini oy kullanarak göstermeye davet eden, duygusal konuşmasıyla gündeme gelen Atlanta’nın siyah kadın belediye başkanı Keisha Lance Bottoms’ın da başkan yardımcısı adayı seçilme ihtimali ciddi anlamda arttı. Bottoms her ne kadar protestolara katılan veya sempatiyle bakan genç siyahları kızdırsa da özellikle merkez kanada yakın siyahların sempatisini kazandı. Fakat, sadece sol politikalar ve sistematik değişimlerle siyahların yaşadığı hak ihlallerinin engellenebileceğini savunan Senatör Elizabeth Warren’ın da başkan yardımcısı adayı olma şansı hala devam etmekte. Biden, siyah Amerikalıları heyecanlandıran bir başkan yardımcısı adayı seçerse Floyd’un öldürülmesi ile öfkelenen, sisteme tepkilerini dile getiren siyah Amerikalıların Kasım 2020 seçimlerinde sandığa gidip kendisi lehine oy kullanmasını sağlayabilir.

Biden’in siyah Amerikalıların desteğini alması için sistematik ırkçılık ile ciddi bir şekilde mücadele edeceğini ve değişimin siyaset ile sağlanabileceği konusunda siyah Amerikalıları ikna etmesi gerekmekte. Fakat, bu o kadar kolay bir süreç değil. Bu konuda tepkilerini protestolar ile dile getiren çoğu siyah Amerikalı, ilk siyah başkan olan Obama döneminde bile beyaz polislerin siyahlara yönelik şiddet eylemlerinin ve cinayetlerinin azalmaması, bu konuda ciddi ve sistematik değişimlere yol açacak düzenlemelerin yapılmaması, geçen onca seneye rağmen hâlâ siyah Amerikalıların polis şiddetine maruz kalması nedeniyle siyasi düzene, seçimlere olan inançlarını kaybetmekte. Bu nedenle Biden, yeterli güveni oluşturamazsa, seçimle değişimin geleceği inancını yitiren ve sistemin bir parçası olduğuna inanmayan siyah seçmenlerin sandığa gitmesi ve Biden’ı destekleme ihtimali azalır. Biden’in Kasım 2020 seçimlerini kazanma ihtimali de oldukça düşer. Bu nedenle Floyd’un öldürülmesi üzerine çıkan olayların Demokrat başkan adayı Biden’in seçilme ihtimaline etkileri, Biden’in siyah Amerikalıların güncel sorunlarını, yaşadıkları ağır hak ihlallerini ciddiye almasına bağlıdır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir